Başbakan bunun üzerine işte, açtı ağzını yumdu gözünü:
"Yok çay içecekmişiz de kaçak çaymış da... Gitsinler çaylarını kimle içecekse içsinler, isterse Kandil'e gitsin çayını içsin bu film senaristi. Türkiye ve etrafımız ateş çemberinde olacak. Beyefendi kaçak çaydan bahsedecek. Ben de o masaya oturacağım öyle mi? TBMM'de oturan herkes bu milleti temsil etmenin ciddiyetini taşıyacak. Gece ürettiği bazı esprilerle bizimle istihza edeceğini düşünenler, önce oturup bir ciddiyet testinden geçecekler. Ya samimi ve ciddi olurlar ve bizim bütün kapılarımız açık olur ya samimiyetten uzak durup, ciddiyeti unuturlar, o zaman da onlara hadlerini bildiririz."Baştan başlayalım: Çay içmeye neden kızmış, anlaşılmıyor. Çay, üstelik, bu memlekette sadece sahici bir "millî değer" değil, içki içmediğini cümle âleme ilan etmek isteyen İslâmcı pop starların dilinden düşürmediği bir motif. Başbakan çayın kaçak oluşuna kızmış sanki daha çok. Çay kaçaksa masaya oturmam, diyor. Var herhalde bir hikmeti.