Bakın, şurada Kabataş yalanı konusunda yazdığım yazıların linkleri yeralıyor; tıklayın, bir göz atın. Kabataş yalanı, yalan mıydı değil miydi denecek bir hadise değil. Üstelik, korkunç bir kışkırtıcılık örneği. Bu yalan, linç girişimlerine sebep olabilirdi. Sırf söylenmesiyle bile yarattığı duygusal gerilim, toplumsal ortamı zehirlemeye yetti.
Dilin kaba, vicdanın taş olması meselesinde kimseye diyecek tek sözü olmayan vicdansız, nobran, şirret bir güruh, siyasetinin temel karakteristikleri haline getirdiği bu çirkin özellikleri başkalarına yansıtarak neden nasıl yırtacak, anlaşılır gibi değil. Allah korkusu, falan, sahiden hikâye olmalı bu insanlar için.
Kendisi resmen bir anayasa profesörü ve milletvekili olan bir şahsın, Bay Burhan Kuzu'nun dün sanal âleme hediye ettiği şu vecizeyi, unutulmasın diye bir yere kaydetmek istiyorum, burası sanırım yeridir:
"Doğu Perinçek, bir taraftan sözde Ermeni Soykırım iddiasına karşı çıkıyor, öte yandan Esat gibi Ermeni hamisi bir alçağı ziyaret ediyor. Yuhhhh"Tam da 2015'te, "Türkler soykırım yapmış mıdır?" diye soracak olanlara tereddüt giderici bir terkip hazırlamış Burhan Bey. Eline sağlık. Doğu Perinçek, Esad, "bacağının iç kısmında morluk var" diye Adlî Tıp raporu aldıktan günler sonra gazetecilere kolundaki morlukları gösteren yalancı mağdur, görünmez saldırganlara dair masallar anlatan, linç kışkırtıcısı, şöhret düşkünü gazeteci güruhu ve bütün öbür, dili nazik vicdanı pamuk zevatla yanyana dizilsinler, o fotoğraf çekilsin. Bir ibret müzesi kurulacak elbet.