hukuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hukuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Aralık 2019 Çarşamba

Osman Kavala'nın avukatlarından duyuru

AÇIKLAMA / 25 Aralık 2019

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Aralık 2019 tarihli duruşmada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 10 Aralık 2019 tarihli kararında belirtilen, Osman Kavala'nın "derhal salıverilmesi" ve "TCK 312. maddede yeralan suçun unsuruna ait delillerin mahkeme dosyasında bulunmamasına" ilişkin kararını hiçe sayarak yeni bir HAK İHLALİNDE bulunmuştur.

AİHM kararlarının hukukî değerlendirmesini yapacak merci, tarafsız ve bağımsız Türk Mahkemeleridir, buna rağmen İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, sözkonusu kararla süreci geciktirmek adına bu yetkisini Adalet Bakanlığı'na devretmiştir.

Bu karar, hukuka aykırı olmasının ötesinde Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve uluslararası ceza hukuku prensipleri ile kurmaya çalıştığı bağları kopartacak niteliktedir.

Osman Kavala hakkında sürdürülen tutuklama kararının kaldırılmasına ilişkin AİHM kararında yer alan "derhal uygulanması" şerhi, Kişi Hak ve Özgürlükleri'nin korunmasına yönelik Anayasal bir zorunluluk olup kararların kesinleşmesine bağlı kılınamaz.

Kaldı ki, alınan kararların keyfîliği, hukukî bir hata ya da hakimin takdir yetkisi içerisinde değerlendirilemez.

Gelinen noktada, sözkonusu hukuka aykırı kararın adalet ve yargı sistemimizi içine düşürdüğü durum, iki yılı aşkın bir süredir tutuklu bulunan Osman Kavala'nın mevcut durumundan daha vahimdir.

Bu hukuksuz uygulamaya karşı Mahkeme Heyeti'nin reddi ve HSK'ya şikâyet gibi başvurular başta olmak üzere, tutukluluğun devamı kararına itiraz, Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi başvuruları ile Adalet Bakanlığı'na ivedilikle yapılacak başvurular tahtında hak arama yolundaki kararlılığımızı kamuoyunun bilgi ve dikkatlerine sunarız.

Osman Kavala Müdafîleri
Av. Dr. Köksal Bayraktar, Av. Deniz Tolga Aytöre, Av. İlkan Koyuncu

3 Kasım 2019 Pazar

Osman Kavala'dan ikinci yıl mesajı

Keyfî tutukluluğunun ikinci yılında Osman Kavala'nın kaleme aldığı metin:

Silivri’de ikametimin ikinci yılı tamamlandı. Eşimin, ailemin ve tüm dostların desteğiyle bu eziyet dönemini en az hasarla geçirmeye gayret ediyorum.
 
Buradayken komşularımın, tanıdıklarımın tahliye edilmeleri karamsarlığımı hafifletiyor. Karşı komşum sevgili Eren Erdem’in tahliye olmasına çok sevindim. Bizim mahkemede üç celse gerçekleşti. Yapılan savunmalarda suçlamaların delile dayanmadığı, suçlananların şiddete yönelik hiçbir faaliyette bulunmadıkları, aralarında da örgütsel bir bağ bulunmadığı bence yeteri kadar açıklık kazandı.

Savunma avukatları, kurgusu, hukuk dışı yapılan telefon dinlemeleri ve ihbar mektuplarıyla, bu iddianamenin Gülencilikle suçlanan polis ve savcıların çalışmasına dayandığını ortaya koydular.

Bu iddianame adalete hizmet işlevini yerine getirmekten uzak; Gezi Protestolarına katılanları itibarsızlaştırmaya ve benim tutukluluğumu devam ettirmeye yarıyor. Bu iddianamenin savunulmasının yargıyı yanıltma yöntemlerine ve bunları üreten anlayışa onay verilmesi anlamına geldiğini düşünüyorum.

İddianamede temel deliller olarak kullanılan, ama delil niteliği taşımayan, hukuksuz biçimde elde edilmiş telefon konuşmalarıyla benim ve diğer suçlananların cezaya çarptırılmasının mümkün olmayacağını hakimlerin de gördüklerine eminim. Ancak, olsa olsa kısa tutuklamalar için geçerli olabilecek, tutuklama için kesin delil gerekmez akıl yürütmesi sonucu tutukluluğum uzatılmakta, yargılama sürecine paralel bir infaz gerçekleşmekte.

TBMM’de kabul edilen yargı reformu paketinin hazırlanış nedenlerinin en önemlisi yargısal tasarrufun meşruiyetine zarar veren temel hak ve özgürlüklere yapılan orantısız müdahaleler olarak açıklanmıştı. Kanaatimce tutuklama sürelerine sınır konması, bu vahim durumu gidermeye yetmeyecek, zira temel hak ve özgürlüklere yapılan müdahalelerin meşruiyet zemininden uzaklaşmasının asıl nedeni tutuklama sürelerinin uzaması değil; tutuklama sürelerinin uzaması sorunun nedeni değil sonucu.

Sorunun kaynağında somut delil ortaya konmadan ağır suçlamaların yapılmasını, tutuklama ve mahkumiyet kararları verilmesini meşru gören bir tavır, hukuku araçsallaştıran bir anlayış bulunuyor.

Gerçek bir yargı reformu için kişi özgürlüğünün en temel insan hakkı olduğunun kabul edilmesi gerekir. Bu olursa, hiç kimsenin, hiçbir siyasetçinin ya da kamu görevlisinin, bu kutsal hakka keyfi olarak müdahale etme yetkisine sahip olmadığı anlaşılacaktır.

10 Ekim 2019 Perşembe

Osman'ın avukatları durumun vahametini anlattı

Gezi Parkı olaylarına ilişkin 8 Ekim 2019 Salı günü İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava duruşmasında Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar verildi. Kararın açıklanması sonrasında bugün Kavala’nın avukatları tarafından bilgilendirme ve değerlendirme toplantısı düzenlendi. Toplantıya Av. Köksal Bayraktar, Av. Deniz Tolga Aytöre ve Av. İlkan Koyuncu katıldı.

Av. Köksal Bayraktar, mahkeme başkanının üçüncü kez değiştiğini ifade ederek şunları söyledi:

"Duruşmalardan önceki süreç farklı bir başkan tarafından yürütülüyordu. Silivri’de yapılan ilk duruşmada başkanın değiştiğini gördük. İkinci duruşmaya başkanlık yapan hakim Kavala için ara kararına tahliye edilmesi yönünde karar bildirmişti. Fakat üye iki hakim tahliyeye karşı çıktığı için Osman Kavala tahliye edilmedi. Daha sonra bu hakim de değişti ve bu kez üçüncü mahkeme başkanıyla karşılaştık.