Seçim 2015 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Seçim 2015 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Kasım 2015 Perşembe

Ne yapılacak, mücadele edilecek

Radikal, 03.11.2015

Şu ana kadar seçim sonuçlarıyla ilgili okumadığınız tahlil, değerlendirme, öngörü vs. kalmış mıdır? Sanmıyorum. Dolayısıyla söylenmiş her şeyin üzerine bir de bendenizin bu işe kalkışması gayet fuzuli görünecek. Ancak köşeyazarlığı müessesesinde aksi görevden kaçmak sayılacağından, birkaç söz etmek mecburiyetindeyim.

Önceliği, bir siyasî tavır olarak şımarıklık mevzuuna veriyorum. Birileri, arzuları tek fiskede dünyayı değiştirsin istiyor. Minnacık bir demokratik adım için yüzlerce insanın can verdiği bir ülkede, o elini sıcak sudan soğuk suya soktu diye hayat duracak, şekil değiştirecek ve o her nereye istiyorsa o yöne dönecek. Bu şahane insan oy attı, buna rağmen sonuç alınamadı mı? O halde... batsın bu dünya da değil, batarsa bu dostumuz neyi kendi etrafında döndürecek? Nerede kime çemkirecek? Alıp başını nereye gideceğini haykırabilecek?

21 Mayıs 2015 Perşembe

Saldırdıkları, çoğulcu-demokratik istikbalimiz

Radikal, 19.05.2015


Seçim çalışmaları başladığından bu yana Halkların Demokratik Partisi binalarına, standlarına, gösterilerine ve HDP ile ilişkili insanlara yapılan saldırıların sayısı, altmışı (60) kesin geçti, bazılarına göre bu rakam yüz yirmiyi (120) buluyor. Ben bu yazıyı yazana kadarki son ikisi, Adana ve Mersin'de, insan öldürmeyi de amaçlayan, bombalı saldırılar. (Efe Kerim Sözeri'nin yaptığı derleme-toparlama, faciayı ortaya koyuyor.)

Bu saldırıları kimin ne amaçla yaptığı, şüphesiz karşımızdaki en önemli sorun.

Soru değil, sorun. Çünkü soruya herkesin cevabı var ve bu cevaplar üç aşağı beş yukarı birbirini tutuyor: Saldırıları HDP'nin barajı geçmesini istemeyen devlet güçleri planlıyor, tertipliyor, yönetiyor, denetliyor. Son iki bombalama sonrası (Adana, Mersin) cılız kınama beyanlarını istisna sayarsak saldırılardan gayet memnun gözüken AKP önderliğinin işin içinde, hattâ bizzat planlayıcı makamında bulunduğunu düşünmek için de her türlü sebebe sahibiz. Bütün bakanlarıyla hükümetten ziyade, sınırlı sayıdaki lider kadrosu ve esas önderiyle partiden şüphelenmemiz daha yerinde. Bu elbette hükümetin siyasî, idarî, hukukî sorumluluğunu azaltmıyor.

29 Nisan 2015 Çarşamba

Kötü haber, müesses nizam: HDP kalıcı

Radikal, 23.04.2015


Başlığı okuyunca tahmin edebileceğiniz üzre, HDP ile ilgili birşeylerden bahsedeceğim. Siz bu yazıyı okuyana kadar, seçim bildirgesi didik didik edilmiş olacak. Bu yüzden, birçok kimsenin daha ilk anda dile getirdiği bir genel tesbiti tekrarlamakla yetineceğim: Bu, gündelik bir siyasî bildiri, bir seçim dönemi için toparlanmış sözler bütünü falan değil, dört başı mâmur bir siyasî program.

Zaten burada konu edeceğim ayrıntı da her şeyden önce, HDP'nin kalıcılığına işaret ediyor.

HDP, tam da seçim arifesinde, eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ın ağzından, 1915 için “tereddütsüz soykırım” dedi.

Fair play'in Türkçe’si var mıdır?

Radikal, 21.04.2015


Mesele, haksızlığı adaletsizliği kanıksamış olma, bunlarla birarada yaşamaya alışmış olma, hattâ hayatın nasılsa haksızlık-adaletsizlikle yürüyeceğine duyulan sarsılmaz inançla, bunlardan olabildiğince yararlanmaya bakma meselesi. Mesele, tuttuğum taraf kazansın da ne olursa olsun meselesi; rakibin sakatlanan oyuncusuna “ooh ooh” çekme ve o oyuncunun yerden kalkamamasını sahiden isteme, beleş penaltıya eyvallah deme meselesi. Mesele, ilaveten, yüzsüzlük, pişkinlik meselesi. Hayır, soykırım inkârı ve üstüne bir de, başta Ermeniler, dünyaya posta koyma rezilliğinden bahsetmiyorum.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli genel seçimlerinden birine gidiyoruz. Sonucuna göre, tartışmasız en önemlisi de olabilir. Şu anda olan bitene bakılırsa, seçim öncesi yaşananlar ve yaşanacaklar, oy verme gününü tarihî bir “kırılma noktası” haline getirecek.

Peki bu sahici bir seçim mi?

21 Nisan 2015 Salı

"Kaynak nereden?" bilmişliği

CHP'nin seçim bildirgesindeki birtakım vaatlerden sonra, HDP'nin önerileriyle, vaatleriyle ilgili olarak da bu tatsız, sevimsiz soruyu işitiyoruz: Kaynağı nereden bulacaklar?

İlk bakışta gerçekçi gözüken bu soru niye tatsız ve sevimsizdir?

Öncelikle şundan: Bu, vaat edilenlerin içeriğiyle, neyi nasıl değiştireceğiyle, kimlere ne faydalar sağlayacağıyla ilgilenmeyen, soğuk teknokratların sorusudur. Bu yüzden, haklı olduğu ender durumlarda bile tatsız, sevimsizdir. "Olsa ne güzel olur"u içermez. Soranların edâsında böyle bir duygu yakalayamazsınız.