15 Temmuz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
15 Temmuz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Kasım 2016 Salı

Aydın Abi bi tanedir

Cumhuriyet'e baskın, halihazırdaki iktidar koalisyonunun tuttuğu yolun nerelere uzanabileceğini gösteriyor. Bugünün gaddar güç sahipleri dahil kimsenin sağ salim sonuna ulaşabileceği bir yol değil bu. İşin siyasî boyutunu tartışabilir, öngörülerimizi ortaya sürebiliriz. Ama bir bir zulmün hedefi yapılan insanlarımız için dertlenirken, serinkanlılık gerektiren işlere girişmek kimsenin içinden gelmiyor.

Benim gibi, tanıyanlar, ayrıca, bu işleri Aydın Abi'siz yaparken çok sıkıntı çekeceklerdir. Üzüntü bir yana, onun özgürlüğünden yoksun, zor şartlarda bulunuşuna kafayı takmak bir yana, sıcaklığından, enerjisinden, hak-adalet mücadelesini herhangi bir insanın en sıradan gündelik davranışı suretine büründürmüş oluşunun rahatlatıcı tesirinden yoksun kalmak insanı sarsar. Sağlığıyla ilgili mücadeleler verdi yakın zamanda. Kendini etrafa yük etmeden. En sıkışık zamanda en dar yeri gülümsemesiyle genişletebilir.

19 Ocak anmalarından birinde Halil Ergün, "Ne zaman bir protesto, direniş veya mücadele için biryerlere gitsem," demişti, "hep Aydın'ın sırtını gördüğümde kendimi güvende hissettim. Çünkü onun peşinden gidiyorsam doğru bir yerde olduğumu, haklı bir iş yaptığımı bildim." Aydın Abi, yanlış anlaşılmasın, haykırarak kitleleri peşinden sürükleyen çelik gibi lider karakterinin vücut bulmuş hali değildir. Aydın Abi, Aydın Abi'dir; yanlış yapabilen, abilik taslamayan, bunu aklından bile geçirmediğini her an hissettiğin bir dost adam: Gülüşürsün, espriyi, hınzırlığı, gülmeyi sever; tartışırsın, akıllar fikirler yürütmeyi, tartışmayı sever; beraber yollar bulursun, beraberliği, dayanışmayı, kolektifliği sever; anlaşamadığında anlaşamazsın, sevgisini buna karıştırmaz, neyse odur, kandırmaz. Demokrasi ve çoğulculuk fikrini, ruhunu sindirmiş, benimsemiş, hayat ve mücadele ölçüsü kılmış ender Türkiyeli'lerdendir.

Yakın arkadaşları, dostları, bizler için ne ifade ettiğini kısa yoldan anlatmaya kalktım, o kadar çok şey söylemek gerekti ki, anca "Aydın Abi bi tanedir" diye tweet atabildim. (Onun üzerine de toplumumuzun lağım tabakasından bin türlü küfür-hakaret yağdı.) Burada da bunu tekrarlamak istedim. Cumhuriyet baskınında gözaltına alınan başka ahbaplarıma, tanıdıklarıma da buradan selamlarımı göndereyim. Bilesiniz ki aklımız sizde. Kabul edilemez haksızlıklar telafi edilemez felaketlere dönüşmeden bu cinnet halinin bir an önce yatışmasını ve hepinizin serbest bırakılmasını diliyorum.

14 Ekim 2016 Cuma

Gergerlioğlu: Dünya fânidir, hesap günü çok ağırdır

Ömer Faruk Gergerlioğlu, eski Mazlumder başkanıdır; yıllardır, çölde bitki yetiştirmeye çalışır, yani bu ülkede insan hakları mücadelesi verir. (Özgeçmişini merak eden, şuradan bakabilir.) Gergerlioğlu'nun neden önemli veya değerli bir insan olduğunu anlatmaya kalkmayı ayıp sayarım. Onu memuriyetten açığa almışlar. Bu konudaysa ayıp olmayan söz söylemem mümkün değil.

Ömer Faruk Bey sitesinden bu konuda bir açıklama yaptı. Onun açıklamasını alıp buradan da yayımlamak, bir devletin kendini rezil edişine bir de bu mevzuda tanıklık etmek, Ömer Faruk Bey'e de dayanışma duygularımı ve selamlarımı iletmek istedim. Lütfen okuyun:


20 Ağustos 2016 Cumartesi

Kavramaktan öyle aciz, öyle ufaksınız ki

“Gece yarısını geçeli iki saat oluyor, uykudan öyle uzağım ki. Cezalı bir çocuk gibi sabahı bekliyorum. Başkalarının hiç ulaşamayacağı karanlığı görebilmek için gece de uyanık olmak gerekiyor, uyanık, bütün duyguları ayakta. Az önce bir piyano sonatı dinleyip ağladım. Düşündüm ki asla bilemeyeceksiniz bu gözyaşlarının sizin için olduğunu. Ben hep tek başımayken ağlarım, gözyaşlarımı sunmam başkalarına herhangi bir anlam yüklemeleri için. Zaten günümüzde herkes insanın üzüntüsünü göstermek ‘amacıyla’ ağladığına inanıyor. Bir insanın mutsuzluğunu kavramaktan öyle acizler ki, öylesine ufalıyorlar ki acının karşısında, gülünçler. İnsanlık için hiçbir umuda yer bırakmıyorlar.”

Aslı Erdoğan, Mucizevî Mandarin


Aslı Erdoğan'ın kitapları, şurada, şurada veya şurada.

8 Ağustos 2016 Pazartesi

15 Temmuz ertesi • irili ufaklı sorular

15 Temmuz darbe girişimi ertesinde, olan bitene dair açık ve net yargılarla, bunları besleyen olgularla dolu, doyurucu yazılar yazabildiğimi sanmıyorum. Ama gerekli ve bazısı hayatî sorular sorabildiğime, önemli bazı ayrıntılara işaret edebildiğime inanıyorum. Bunlara, doğrudan darbe girişimi gecesiyle değil, Cemaat'in devlet içindeki yaklaşık kırk yıllık serüveniyle ilgili mevzular dahil. Aşağıda, 15 Temmuz ertesinde yazdığım yazıların linkleri var. Birilerinin işine yarayabilir diye bunları buraya toplu halde koymayı isabetli buldum.

Sonu bizimki, anladık da, başlangıcı kimin hikâyesi?
Hainler Mezarlığı
Hikâye, anlatılandan ibaret değil
15 Temmuz'a dair "büyük soru"lar
"Bu jargon bizde ihtilali çağrıştırır"
Darbe gecesi hangi "diplomasi"?
Türkiye nasıl görünüyor?
MİT-Cemaat ilişkisine dair Eymür'ün dedikleri
Neden boyuna "işgal" diyorlar?

5 Ağustos 2016 Cuma

MİT-Cemaat ilişkisine dair Eymür'ün dedikleri

CNN Türk'teki "Türkiye'nin Gündemi" programı, 4 Ağustos'u 5'ine bağlayan geceki bölümüyle, bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin ne olup ne olmadığını ayrıntısıyla ortaya koyan bir sunum yerine geçti. Laf askeriyeye bir türlü gelemediği için daha çok polis içerisinde birbiriyle mücadele eden gruplar, bu kirli mücadeleler ve çevrilen dümenler ve resmî yetkilerini dümen çevirmek için kullanan amirler, müdürler, yöneticiler hakkında fikir sahibi olduk. Askeriye zaten iki hafta önce uygulamalı hızlandırılmış kurs yapmış, bizi bir miktar aydınlatmıştı.

Memuriyetleri -yani üst düzeyde yetkili polis müdürleri olarak sürdürdükleri yaşantıları- boyunca kapışmış polis müdürleri kapışmayı telefonla bağlandıkları programda da sürdürdüler ve biz bu harala gürele içerisinde şunları anladık:

30 Temmuz 2016 Cumartesi

Darbe gecesi hangi "diplomasi"?

Hürriyet'ten Verda Özer, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'la 15 Temmuz ve sonrasını konuştu. "Numan Kurtulmuş: Amaç kaostu" başlığıyla yayımlanan görüşmede başbakan yardımcısı, darbe girişimi gecesinin ilk anlarını şöyle anlatıyor:

"Genelkurmay eski Başkanı Necdet Özel Paşa’yı aradım. 'Bir bilginiz var mı?' dedim. Bazı kuvvet komutanlarını aradığını söyledi; 'ama hiçbirine ulaşamıyorum, önemli bir durum var' dedi. Ben de 'Paşam, kime ulaşabiliyorsanız ulaşın, durum çok vahim, bu darbenin karşısında açıklama yaptırmamız lazım' dedim."

"Bu jargon bizde ihtilali çağrıştırır"

Darbe girişimi gecesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı yakalamak veya öldürmek maksadıyla Marmaris'te kaldığı otele baskın düzenleyen birliğin başında Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş vardı. ("Amacımız öldürmek değildi, yakalayıp götürecektik" diyor.) Sönmezateş, belki biliyorsunuz, "Darbeciyim, ama asla FETÖ'cü değilim," diyen subay. İfadesinde fazlasıyla ilginç bölümler var. Ben burada sadece birine dikkat çekeceğim.

28 Temmuz 2016 Perşembe

15 Temmuz'a dair "büyük soru"lar

15 Temmuz darbe girişimine dair aklıma takılan büyük soruları P24'teki yazılarımda ele aldım. ("Büyük soru" diyerek, pek gözde kavramımız "büyük resim"i çağrıştırma peşindeyim.)

İlki, Fethullah Gülen'e bağlı örgütün otuz küsur yıldır nasıl olup da ordu dahil devletin bütün kritik kurumlarında varlığını sürdürebildiğiydi. Bunu geçen yazımda konu ettim: "Sonu bizimki, anladık da, başlangıcı kimin hikâyesi?" Bana can alıcı görünen fakat niyeyse kimsenin sormadığı, sorulduğunda üstünde durmadığı soru şuydu: "Devlet Cemaat’i bünyesinden tamamen temizlemeyi hiç istedi mi?"

27 Temmuz 2016 Çarşamba

Hainler Mezarlığı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 15 Temmuz darbe girişiminde ölen darbecilerin gömüleceği bir "Hainler Mezarlığı" kurdu. Belediye Başkanı Kadir Topbaş bunun arkasındaki düşünceyi, "kuralım ki, gelen geçen lanet okusun" cinsinden nezih ifadelerle açıklamıştı.

Şimdi biz, kahvaltı masasında başından vurulan anaların ülkesi olmaya, narin bedeni buzluklarda saklanan çocukların ülkesi olmaya, ana kucağında vurulan bebeği hastaneye götürmeye çabalarken vurulan dedenin ülkesi olmaya, ana karnında vurulan bebeğin ülkesi olmaya, kendi şehirlerini yıkan devletin ülkesi olmaya, kendi şehirlerini yıkarken sevinen, coşan, duvar yazılarıyla, sosyal medya mesajlarıyla katliamlarını kutlayan silahlı üniformalı devlet görevlilerinin ülkesi olmaya, kimin yöneteceği güya seçimle belirlenen ama seçim iktidarı değiştirecek gibi olunca milyonlarca insanın iradesinin helaya atıldığı ülke olmaya, iktidardakilerin çalmasının çırpmasının onlara tapınılmasına engel olmadığı gariban bir memleket olmaya, haksızlık, adaletsizlik ve eşitsizliğin kutsandığı, "ayaklar baş mı olsun!" ayinlerinde kendinden geçenlerin ülkesi olmaya, kendinden farklı kimseye komşu olarak dahi tahammül edemeyenlerin ülkesi olmaya bir devâsâ günah daha ekledik. "Hainler Mezarlığı" kurduk.

Hainler Mezarlığı kuran haindir. Uzayacak lafın kısa hali bu.

22 Temmuz 2016 Cuma

15 Temmuz sonrası ilk yazı

Değerli okurlar, darbe girişimi ertesindeki hızlı gelişmelere yetişmek, geçen her saatin yoğunluğuna nüfuz etmek imkânsız. Önce neyin ne olduğunu anlamaya çabalayarak zaman geçirdik, sonra hunharca öldürülen insanlara üzüldük ve darbeler karşısında geçmişte görülmemiş kahramanlıkların ortaya çıkmasına sevindik. Ve hemen ardından, hakimiyeti toplumun kutuplaştırılmasına bağlı olan iktidar partisinin, darbeye karşı kitlesel hareketi öbür kutbun katılamaması için nasıl ince ayarla şekillendirdiğini izleyip içerledik. Sonra darbeyi bahane ederek derinleştirilmeye, genişletilmeye çalışılan ultra-otoriter rejimin saldırısına nasıl direnebileceğimizi düşünmeye koyulduk.

Dişe dokunur yorum ve sorular içeren ilk yazımı nihayet yazabildim ve kısa süre önce P24'te yayına kondu.

16 Temmuz 2016 Cumartesi

Anlamaya çabalıyorum

Değerli okurlarım, dün geceden beri gelişmeleri takip etmeye ve neler olup bittiğini anlamaya çabalıyorum - pek çok insan gibi. Böyle karışık durumlarda, ne olursa olsun darbeye karşı çıktığını, çıkacağını belirtmek dışında insanın yapabileceği fazla bir şey olmuyor. Olguya, bilgiye, sağlam akıl yürütmeye dayalı doğru dürüst yorum yapacak halde olmayınca sırf laf etmiş olmak için konuşmak doğru değil. Darbeye karşıyım, demekle iş bitmiyor. Anlam veremediğim, yerine oturtamadığım pek çok ayrıntı var. Bu yüzden ısrarla takip etmeye çalışıyorum.