kimyasal silah etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kimyasal silah etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Mayıs 2017 Pazar

"Yeni kaynak", biz, ajansımız, merkezimiz...

Bazen neyin ne olduğunu anlamak için ille gerçeğin peşinde koşmak gerekmiyor. "Kurmaca"nın peşinde koşmak da aydınlatıcı olabiliyor. Sputnik Türkiye'nin aşağıdaki haberini noktasına virgülüne dokunmadan aktaracak ve üstüne tek laf etmeyeceğim. Han Şeyhun kimyasal silah saldırısı olayına dair kişisel kurcalamamı nihaî olarak bitirdi bu haber. Buyurun, beraber okuyalım, bakalım siz ne düşüneceksiniz:
Yeni kaynak, Suriye'de kimyasal saldırı propagandası için kurmaca çekimler yapıldığını doğruladı

15:08 04.05.2017(Güncellendi 21:24 06.05.2017)

Diğer bazı Rus medya organlarının yanı sıra ajansımız, askeri kaynaklara dayandırdığı haberinde, Katar'ın Al Jazeera televizyonunun İdlib bölgesinin Serakab, Eriha ve Cisr el-Şugur köylerinde, Suriye ordusunun yeni bir kimyasal saldırı düzenlediğini gösteren kurmaca çekimler yaptığını bildirmişti.

Elde edilen bilgiye göre kurmaca video, sipariş edenler Avrupa ülkelerinden birinde bulunuyor. Bu bilgi, cuma günü diğer kaynaklardan doğrulanmadı.

'KURMACA ÇEKİMLER YAPILDIĞI BİLDİRİLDİ'

Ancak cumartesi günü Rusya'nın Suriye'deki ateşkes izleme merkezi, yerel sakinlerin ve muhaliflerin, İdlib bögesinde 'kimyasal' saldırı sonucuna dair kurmaca çekimler yaptığını bildirdiğini aktardı.

Çekimlerde El-Kaide operatörlerinin danışman olarak görev yaptığı belirtildi.

20 Nisan 2017 Perşembe

Han Şeyhun gaz saldırısıyla ilgili yazılar

Suriye'de, cihatçı ağırlıklı silahlı muhalefetin denetimindeki İdlib vilayetinin Han Şeyhun kasabasında 4 Nisan günü meydana gelen kimyasal silah saldırısı ile ilgili olarak, olayın teknik ve siyasî-diplomatik boyutlarına ilişkin pek çok veriyi ve iddiayı derledim, çeşitli yazılar yazdım. Bunların toplu halde bulunması ve okunması olaya dair düşünmek için yararlı olacaktır. Ayıptır söylemesi, bundan başka derli toplu kaynak da yok zaten. Bu yüzden, olayla ilgilenenlere hizmet bâbından, bu yazıların linklerini burada topluyorum.

Han Şeyhun gaz saldırısı - 1, 6 Nisan

Rusya-Suriye • Kremlin sözcüsü ne demek istedi?, 8 Nisan

Han Şeyhun gaz saldırısı - 2, 13 Nisan

"Sen önüne bak yavrum"!, 13 Nisan

Gaz saldırısı-Rusya • "Göz yummadık, katılmadık", 15 Nisan

Kimyasal saldırısı • "Krater ufak" iddiası, 20 Nisan

Kimyasal saldırısı • "Krater ufak" iddiası

Birleşmiş Milletler’in eski silah denetçisi, Avusturalya Savunma İstihbarat Örgütü’nün eski direktörü Rod Barton, Han Şeyhun gaz saldırısına ilişkin yeni sorular yarattı. Barton, Han Şeyhun’daki bir caddede kimyasal silahı taşıyan bombanın yolaçtığı söylenen kraterin, bu kadar çok insanı öldürecek patlamaya göre küçük olduğunu ileri sürdü.

Irak’ın biyolojik savaş programını ortaya çıkaran ekipte görev yapmış olan Barton, çukurdaki kapsülün Suriye yapımı olduğuna, fakat roketle atılıp atılmadığını henüz bilmediğimize işaret etti. Barton’a göre, seksen kişiyi öldürecek çaptaki kimyasal silahın bir tek ufak roketle atılmış olması mümkün değil. Fotoğraflarda gördüğümüz krateri açacak roketle ancak “birkaç litre” kimyasal silah atılabilir, diyor Barton.

Rod Barton, saldırıyı Suriye’nin yaptığından şüpheli. Buna karşılık, herhangi bir miktarda sarini hazırlamanın kolay olmadığını, silahlı muhalif grupların bunu becerebilecek donanıma sahip bulunmadığını da söylüyor. “İslâm Devleti” örgütü veya başka grupların daha önce kimyasal silah imal ettiğini, ama hardal gazı yapabildiklerini, sarin yapabilmeleri ihtimaline şüpheyle yaklaştığını belirten Barton, Türkiye Sağlık Bakanlığı’nın sarin bulgusuna da şüpheyle bakıyor, laboratuvar analizleri ve örnek eşleme alanında Ankara’nın elinde yeterli teknoloji ve uzmanlık bulunduğundan emin olmadığını söylüyor.

* * *

Barton'ın görüşlerini daha önce burada ve P24'te yayımladığım Han Şeyhun yazılarına ilave edebilirsiniz.

13 Nisan 2017 Perşembe

"Sen önüne bak yavrum"!

Han Şeyhun gaz saldırısı, birkaç ayrı kulvarda gelişmelere yolaçacak gibi görünüyor. Bunlardan biri, Ankara-Moskova ilişkileri. Bu alandaki bir-iki ufak işarete göz atmak, Türkiye’nin, özellikle dış ilişkiler alanında nasıl acemice, nasıl idraksizce, nasıl bodoslama yönetildiğini anlamak bakımından yararlı.

Bakın, bir-iki olayı ardarda dizince nasıl bir manzara ortaya çıkıyor:

Merkezi Lahey’de (Hollanda) bulunan Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nden (OPCW) uzmanlar Türkiye’ye geldi. Görevleri, Han Şeyhun saldırısında kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığını tesbit etmek. (Kimin kullandığını değil!) Kurbanlardan alınan örnekleri ve başka verileri inceleyecekler, üç-dört hafta içerisinde hükme varacaklar.

Türkiye Cumhuriyeti’nde yetişmiş insanlar olarak bu son derece gereksiz ve saçma vaziyet karşısında infiale kapılmak hakkımız: Daha neyi araştıracaklar? Biz, tarafımıza göre, kimin attığından bile eminiz. Yalan yanlış bin türlü delilimiz var. Fakat zaten bizim delile de ihtiyacımız yok.

Ne yazık ki işler böyle yürümüyor. Çünkü uluslararası düzeyde otoritesi ve tarafsızlığı kabul edilmiş uluslararası kurallar, usûller, örgütler var.

Ve şu anda şu dünyada eğer bir devletin yetkililerinin şuursuzca ortaya atlamayıp bu uluslararası teamüllere işaret etmesi gerekiyorsa, her şeyden önce kendilerinin hayrınaysa, o bizimkidir.

Bu yüzden de, TC sağlık bakanının, son derece nazik ilişkilerin pamuk ipliği üzerinde yürütülebildiği Rusya yöneticilerinin gözünün içine baka baka, “Han Şeyhun’da sarin kullanıldığı kanıtlandı” açıklaması yapması, Moskova’da birilerinin sandalyelerinden düşmesine falan yolaçıyor.

Bunlar yerlerine tekrar oturduklarında muhtemelen öfkelerini yatıştırmış, üç sonraki adımı tasarlıyor oluyorlar, biz de dışişleri bakanının bitirim yeni yetme tarzı yeni demecini hazmetmeye uğraşıyor oluyoruz.

Sonra birden, nasıl aşağılandığını bile anlamadan aşağılanıyorsun. Rusya Dışişleri Sözcüsü Maria Zaharova, haftalık olağan basın toplantısında, hiç ama hiç olağan olmayan bir tavır takınıyor, “sen önüne bak yavrum” demeye getiriyor. Zaharova’ya TC sağlık bakanının “sarin kullanıldı, kesin” açıklaması soruldu. Sözcü önce, bu konudaki tesbiti Türkiye’nin değil Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün yapması gerektiğini hatırlattı. “Bence,” diye devam etti, “Türkiye sağlık bakanlığı, turizm sezonu öncesinde deniz sularının analizi, turizm belgelerindekiler de dahil olmak üzere gıda ürünlerinin kalite kontrolu ile uğraşmalı.”

Kesiveririz turistinizi! Rus uçağını düşürdükten sonra düşülen durum ders olmadı. Hiçbir şey ders olmuyor. İdrak yetmiyor.

17 Şubat 2016 Çarşamba

İD, Kürtlere karşı kimyasal silah kullandı

Kimyasal Silahları Önleme Örgütü (OPCW), “İslâm Devleti”nin (İD) Kürtlere karşı kimyasal kullandığını tesbit etti. 2014 Ekim’inde Erbil’in güneybatısındaki çarpışmalar sırasında Kürt tarafında otuz beş kişide görülen rahatsızlıklar, soruşturma gereğini doğurmuş, askerlerin üzerinden alınan örnekler üzerinde laboratuvar incelemesi yapılmıştı.

Sonunda “sülfür hardal” denen gazın kullanıldığı saptandı. Sülfür hardalın başka şeyle karıştırılması mümkün değil, çünkü bu, birinci sınıf kimyasal silahlar listesindeki bir madde ve savaş alanı dışında kullanımı neredeyse yok.

Bu, Saddam’ın devrilmesinden beri Irak’ta tesbit edilen ilk kimyasal silah kullanımı. Haliyle, “İslâm Devleti”nin sülfür hardalı nereden bulduğu sorusu doğdu. Acaba Suriye elindeki kimyasal stokunun tamamını teslim etmedi de bir kısmı İD’in eline mi geçti yoksa bir kısmını zaten çalmışlar mıydı veya Irak’ta Amerikalıların temizleyemediği bir kısım madde mi kalmıştı? Bu ihtimaller ortaya atıldı.

Bunlar geçersiz görünüyor. Biyoloji ve kimyasal savaş alanının uzmanlarından biri, Hamish de Bretton-Gordon, İD’in kullandığı bu kimyasal silahı Musul’da bizzat ürettiği görüşünde: İhtiyaçları olan her şey ve bunu becerebilecek uzmanlar ellerinde, dedi Newsweek’e.