Silahlı muhalifler ve cihatçı gruplar arasında birleşme-ayrışmalar eşliğinde çatışmaların sürdüğü İdlib'in güneyi, yeni bir yangına mâruz. Kısa süreliğine ortadan kaybolan Cünd'ül Aksa örgütü, Liva Aksa adıyla ortaya çıktı ve Özgür Suriye Ordusu'na saldırdı. Liva Aksa, Kuzey Hama'daki (İdlib'e sınırdaş) Tayyibe el-İmam kasabasını aldı, Helfeye'yi de kuşattı. Helfeye'de ÖSO'cular Liva Aksa'ya teslim olmak zorunda kaldı, ÖSO'un en büyük silah depolarından biri de örtülü DAİŞ'çilerin eline geçmek üzere.
Çeşitli isimler altındaki El-Kaide temsilcilikleriyle öbür silahlı muhalifler arasında sürekli sorun kaynağı olan Cünd'ül Aksa örgütü sonunda Şam'ın Fethi Cephesi içerisinde erimiş, bilahare ŞFC'ciler bu örgüt mensuplarını içlerinden attıklarını söylemişlerdi. Cünd'ül Aksa hep "İslâm Devleti" örgütüyle (DAİŞ-IŞİD) bağlantılı olmakla suçlandı. Aksini söyleyen de pek çıkmadı. Ahrar el-Şam ile çatıştıktan sonra ŞFC şemsiyesi altına sığınan örgüt halen Tahrir el-Şam koalisyonu ile müttefik mi, bilmiyoruz.
Şam'ın Fethi Cephesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şam'ın Fethi Cephesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
8 Şubat 2017 Çarşamba
31 Ocak 2017 Salı
Suriye'de yeni saflaşmalar, birleşmeler
[ GÜNCELLENDİ ]
Kartların yeniden karıldığı Suriye'de, oyuncular eş değiştiriyor, masalar oradan oraya itiliyor; ve içeride yeni kavgalar çıkmak üzere. Silahlı muhalefet yeni bir çehreye bürünüyor, fiilen varolan ama öyle değilmiş gibi yapılan El-Kaide hegemonyası bir tür resmiyet kazanıyor, buna karşılık, "Suriyeli" muhalefetin cihatçı-İslâmcı karışımı, kısmen köprü kısmen çatı örgütü Ahrar el-Şam bölünüyor, kaderini El-Kaide ile birleştirmeyen muhaliflerin silah ve savaş gücü çok azalıyor.
El-Kaide'den kastımız, bu örgütün Suriye kolu El-Nusra (Nusret) Cephesi iken, "El-Kaide merkeziyle bağımızı koparttık" açıklaması yapıp "Şam'ın Fethi Cephesi" adını alan teşkilat. El-Kaide merkeziyle danışıklı dövüş halinde, bizzat oraya danışılarak yapılan bu "bağımsızlık" açıklamasını kimse ciddîye almadı haliyle. Nusra'nın buradaki gayesi, öbür silahlı muhalif örgütleri kendi çatısı altında toplamak, hegemonyasını resmîleştirmek, fakat El-Kaide bağı yüzünden yoksun kalınan dış yardımları da alabilmekti. Baktılar, bu olmuyor, şimdi rejimin karşısına tek silahlı alternatif olarak çıkma hedefine yöneldiler. Önce yerel düzeyde etkinliğe, kendi alanlarına sahip örgütleri yerlerinden sürmeye veya yutmaya yöneldiler, sonra yeniden isim değiştirerek "Heyet Tahrir el-Şam" (Şam'ın Kurtuluşu Komitesi) adıyla yeni bir çatı örgütü kurdular ve biatları kabul etmeye başladılar.
Bu taktikle esas olarak başlıca rakipleri Ahrar'ın etkinliğini kırmayı amaçladıkları ortada. HTŞ'nin başına, Ahrar'ın eski lideri Haşim el-Şeyh (Ebu Cabir) geçti.
Şu ana kadar irili ufaklı birçok örgüt HTŞ'ye katıldı. Ahrar el-Şam'ı oluşturan ufak yerel örgütlerden birçoğu da taraf değiştirip HTŞ çatısı altına girdi. Yeni örgütün sahip olduğu savaşçı sayısının otuz bine ulaştığı söyleniyor.
31 Ocak itibarıyla Suriyeli cihatçı örgütler arası saflaşma şöyle:
Heyet Tahrir el-Şam tarafına geçenler:
Şam'ın Fethi Cephesi
Nureddin el-Zengi Hareketi
Ahrar el-Şam'ın Kürt kanadı (doğrulanmadı)
Ensar el-Din Cephesi
Ceyş'ül Sünne (tamamı mı, kısmen mi, kesinleşmedi)
Cemaat Fursan el-Sünne
Kataib el-Sahabe
Kataib Sukur el-İz (Marşurin)
Katibat el-Raşid
Katibat el-Şehid Muhammed el-Esfura (Helfeya)
Katibat Fursan el-Şam
Katibat Hüzeyfe bin el-Yaman
Katibat Kevafil el-Şüheda (Han Şeyhun)
Katibat Riyah el-Cenne
Katibat Taliban
Katibat Usud el-Harb
Katibat Usud el-Rahman
Liva Ahrar el-Cebel
Liva el-Abbas
Liva el-Hak
Liva el-Temkin (kısmen)
Mücahidin Aşide
Siriyet el-Aksa
Siriyet el-Hamza
[Bunların dışında, tek tek kaynaklarda şu örgüt veya grupların adları da saf değiştirenler arasında geçti - tabiî teyit etme şansım yok: Seraye el-Aksa Tugayı (Halep), Esed (Asaad) el-Hilafet, Liva el-İman'ın bir birliği (kırsal Doğu Hama), Muhammed el-Esfure, Hazeyfe bin el-Yaman (Daret İza, Halep), Usud Hamza]
Ahrar el-Şam tarafında kalanlar:
Ahrar el-Şam (kısmen)
Ceyş el-Mücahidin
Ceyş el-İslâm (İdlib)
Sukur el-Şam
Tecemmü Festakim Kama Umirt
Kataib Suvar el-Şam
Katibat el-Mutasım Billah
Katibat el-Nasır Selahaddin
Katibat el-Vela ve'l-Bera
Katibat Beyarik el-Cebel
Katibat Şüheda el-Cebel
Katibat Usud el-Sünne
Liva Ahrar el-Cenup
Liva el-Kerame
Liva Halid bin el-Velid
Liva Mikdad Bin Emra
Mücahidin İbn Teymiyye
Şam Cephesi (Batı Halep)
Liva Ömer
Önemli şahsiyetler
Cihatçıların ayrılma-birleşme dinamiğinde önemli bir fasıl da şahsiyetler. Kimisi etkinlik ve işlev bakımından önemli kimisi cihatçılar arasında itibar ve destek kazandıran çeşitli şahsiyetler de Ahrar'dan Tahrir'e doğru akıyorlar. En başta, yeni örgütün eski Ahrar lideri Haşim el-Şeyh başkanlığında kurulması zaten büyük sarsıntı. Bu yetmiyormuş gibi, Ahrar'ın eski başkomutanı Ebu Salih el-Tahhan da yeni örgütün lider kadrosunda. (Tahrir'in silahlı kuvvetinin başkomutanı o mu olacak, kesin bilmiyoruz, zira Suriye El-Kaidesi'ni var eden ve Nusra ŞFC olurken "yüzünü açan" itibarlı ve güçlü Ebu Muhammed el-Colani'nin başkomutan olacağı da söyleniyor.)
Ebu Salih el-Tahhan, Ahrar içerisinde Nusra'ya çok yakın isimlerdendi. Bu örgüt ile Ankara gayet sıkı fıkı ilişkiler içindeyken, el-Tahhan tweet'ler aracılığıyla şöyle sözler edebiliyordu: "Bize yakın olanları yabancıların yararı için satacağımızı düşünenler, kendi evimizden birilerinin zararına herhangi bir komşumuza ayrıcalık tanıyacağımızı hayal edenler aptaldır, ve ateşi harlamaya [Nusra ile Ahrar arasında kavgayı kızıştırmak -ük] çalışanlar daha da aptaldır... Savaş meydanında, Ahrar'lı kardeşi, Nusra'lı kardeşinin yarasını sarar, ve Nusra'lı kardeşi, Ahrar'lı şehidin ardından gözyaşı döker. Savaşın pekiştirdiği bu kardeşlik, Twitter'daki ahmaklar ve yanlışların üzerine atlamak için fırsat kollayanlar tarafından koparılamayacak kadar güçlüdür."
Ayrıca, Suriye cihatçıları üzerinde otorite sahibi altı din adamı yeni oluşumu desteklediklerini açıkladılar. Bunların arasında, terk edilen evlere elkonabileceğine dair fetva veren, Şiilerden "lanetli Rafızîler" diye sözeden Abdülrezzak el-Mehdi ve Suriye İçsavaşı'nın en medyatik cihatçı din adamı, Fetih Ordusu'nun müftüsü Abdullah Muhammed el-Muheysini de var. Şimdiye kadar ilkinin adının Ahrar, ikincisinin El-Kaide ile birlikte anılmış olması da bu ortak bildiriyi daha anlamlı kılıyor.
Yeni oluşuma Gazze'den de destek geldi: Ebu Hafs el-Makdisi komutasındaki Ceyş'ül Ümmet, Heyet Tahrir el-Şam'ı tebrik etti.
Çeşitli yerlerden boyuna birtakım isimler açıklanıyor, Tahrir'e katıldıkları söyleniyor. Bunları teyit etme şansım yok, yine de sıralayayım, belki birileri peşine düşer, işlerine yarar: Halil Ebu İsmail (Ahrar'ın üst düzey silah sorumlusu olduğu söyleniyor), Ebu Muhammed el-Numani (Ahrar'ın bağışlardan sorumlu merkezî biriminin başındaki adam olduğu ileri sürülüyor), Ebu İslâm (Ahrar'ın zırhlı tugay komutanlarından olduğu söyleniyor), El-Battar el-Cezrevî (şeriat hakimi olduğu söyleniyor).
Bunlara karşılık, "şunların şunların Tahrir'e geçtiği yalandır!" iddiaları da ortalıkta bol bol dolaşıyor. Tek tek iddiaların doğruluk payını bilemesek de, bütün bunlar bize ortamı anlatıyor. Manzaraya şunları eklemek gerek: Heyet Tahrir el-Şam'ın oluşumuyla birlikte, Nusra ile çeşitli örgütler arasında her tarafa yayılma eğilimi gösteren çatışmalar durulmuş gözüküyor. Ancak bu, Tahrir militanlarının Daret İza'da Şeriat mahkemesi binasını basmasını ve Ahrar'a ait bazı kontrol noktalarını ele geçirmesini engellemedi.
Fetih Ordusu ve Nureddin el-Zengi
Son gelişmeler, öncelikle, Mart 2015’te İdlip’in Suriye ordusundan alınması için ‘Fetih Ordusu’ adı altında Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan organizasyonuyla bir araya getirilen koalisyonun tamamen dağılması anlamına geliyor.
Dağılan sadece Fetih Ordusu koalisyonu değil; koca örgütler de çatırdıyor. Bunlar arasında Türkiye'yi en az Ahrar el-Şam kadar ilgilendireni, Nureddin el-Zengi Hareketi. Ankara'nın çok yakın ilişkide bulunduğu bu silahlı hareket, CIA tarafından da destekleniyordu. Fırat Kalkanı Harekâtı'yla birlikte hareketin içerisinde Türkiye'ye karşı hoşnutsuzluk başgösterdi. İdlib'ten Halep'e yardıma gelebilecek savaşçıların bunun yerine kuzeye kaydırılıp Türk Silahlı Kuvvetleri desteğinde, esas amacı Kürt kantonlarının birleşmesini önlemek olan bir askerî operasyona sürülmesi, bazı Zengi mensuplarının yüksek sesle yakınmalarına yolaçtı. "Türkiye'ye hizmet için mi savaşıyoruz!" itirazları yükseldi. Öyle görünüyor ki, bunlar kısa zamanda hareketin liderliğinin ve amaçlarının sorgulanmasına varmış. Çünkü sonunda, Nureddin el-Zengi Hareketi yeni oluşuma, HTŞ'ye katıldı, yollarını ayıranlar da gidip Feylak el-Şam’la birleştiklerini açıkladılar. Feylak el-Şam, TSK öncülüğündeki Fırat Kalkanı Harekâtı'na katılan gruplar arasında.
HTŞ saflarına geçen Nureddin el-Zengi militanlarının bugüne kadarki müttefiklerine karşı savaşmaları zor olmayacak. Çünkü böyle bir pratikleri oldu. Üstelik Halep savaşının en kritik dönemlerinden birinde. Suriye ordusu Doğu Halep'i kuşattığında, kuşatmayı kırmak için silahlı gruplar saldırıya hazırlanırken, Zengi ve yerel müttefikleri, ÖSO bileşenlerinden Tecemmü Festakim'e saldırıp depo ve cephaneliklerini soydular, örgütün liderini esir aldılar. Festakim lideri haftalarca ellerinde tutuklu kaldı.
Halep'in doğusunda silahlı gruplar egemenken oradan haber alabilenler, Zengi ile pek çok başka grubun arasının bozuk olduğunu ileri sürüyorlardı. Şimdi hareketin Ankara ile de arası açılacak gibi görünüyor.
(Arapça kelimelerin Türkçe yazılışlarında yanlışlar olabilir.)
Kartların yeniden karıldığı Suriye'de, oyuncular eş değiştiriyor, masalar oradan oraya itiliyor; ve içeride yeni kavgalar çıkmak üzere. Silahlı muhalefet yeni bir çehreye bürünüyor, fiilen varolan ama öyle değilmiş gibi yapılan El-Kaide hegemonyası bir tür resmiyet kazanıyor, buna karşılık, "Suriyeli" muhalefetin cihatçı-İslâmcı karışımı, kısmen köprü kısmen çatı örgütü Ahrar el-Şam bölünüyor, kaderini El-Kaide ile birleştirmeyen muhaliflerin silah ve savaş gücü çok azalıyor.
El-Kaide'den kastımız, bu örgütün Suriye kolu El-Nusra (Nusret) Cephesi iken, "El-Kaide merkeziyle bağımızı koparttık" açıklaması yapıp "Şam'ın Fethi Cephesi" adını alan teşkilat. El-Kaide merkeziyle danışıklı dövüş halinde, bizzat oraya danışılarak yapılan bu "bağımsızlık" açıklamasını kimse ciddîye almadı haliyle. Nusra'nın buradaki gayesi, öbür silahlı muhalif örgütleri kendi çatısı altında toplamak, hegemonyasını resmîleştirmek, fakat El-Kaide bağı yüzünden yoksun kalınan dış yardımları da alabilmekti. Baktılar, bu olmuyor, şimdi rejimin karşısına tek silahlı alternatif olarak çıkma hedefine yöneldiler. Önce yerel düzeyde etkinliğe, kendi alanlarına sahip örgütleri yerlerinden sürmeye veya yutmaya yöneldiler, sonra yeniden isim değiştirerek "Heyet Tahrir el-Şam" (Şam'ın Kurtuluşu Komitesi) adıyla yeni bir çatı örgütü kurdular ve biatları kabul etmeye başladılar.
Bu taktikle esas olarak başlıca rakipleri Ahrar'ın etkinliğini kırmayı amaçladıkları ortada. HTŞ'nin başına, Ahrar'ın eski lideri Haşim el-Şeyh (Ebu Cabir) geçti.
Şu ana kadar irili ufaklı birçok örgüt HTŞ'ye katıldı. Ahrar el-Şam'ı oluşturan ufak yerel örgütlerden birçoğu da taraf değiştirip HTŞ çatısı altına girdi. Yeni örgütün sahip olduğu savaşçı sayısının otuz bine ulaştığı söyleniyor.
31 Ocak itibarıyla Suriyeli cihatçı örgütler arası saflaşma şöyle:
Heyet Tahrir el-Şam tarafına geçenler:
Şam'ın Fethi Cephesi
Nureddin el-Zengi Hareketi
Ahrar el-Şam'ın Kürt kanadı (doğrulanmadı)
Ensar el-Din Cephesi
Ceyş'ül Sünne (tamamı mı, kısmen mi, kesinleşmedi)
Cemaat Fursan el-Sünne
Kataib el-Sahabe
Kataib Sukur el-İz (Marşurin)
Katibat el-Raşid
Katibat el-Şehid Muhammed el-Esfura (Helfeya)
Katibat Fursan el-Şam
Katibat Hüzeyfe bin el-Yaman
Katibat Kevafil el-Şüheda (Han Şeyhun)
Katibat Riyah el-Cenne
Katibat Taliban
Katibat Usud el-Harb
Katibat Usud el-Rahman
Liva Ahrar el-Cebel
Liva el-Abbas
Liva el-Hak
Liva el-Temkin (kısmen)
Mücahidin Aşide
Siriyet el-Aksa
Siriyet el-Hamza
[Bunların dışında, tek tek kaynaklarda şu örgüt veya grupların adları da saf değiştirenler arasında geçti - tabiî teyit etme şansım yok: Seraye el-Aksa Tugayı (Halep), Esed (Asaad) el-Hilafet, Liva el-İman'ın bir birliği (kırsal Doğu Hama), Muhammed el-Esfure, Hazeyfe bin el-Yaman (Daret İza, Halep), Usud Hamza]
Ahrar el-Şam tarafında kalanlar:
Ahrar el-Şam (kısmen)
Ceyş el-Mücahidin
Ceyş el-İslâm (İdlib)
Sukur el-Şam
Tecemmü Festakim Kama Umirt
Kataib Suvar el-Şam
Katibat el-Mutasım Billah
Katibat el-Nasır Selahaddin
Katibat el-Vela ve'l-Bera
Katibat Beyarik el-Cebel
Katibat Şüheda el-Cebel
Katibat Usud el-Sünne
Liva Ahrar el-Cenup
Liva el-Kerame
Liva Halid bin el-Velid
Liva Mikdad Bin Emra
Mücahidin İbn Teymiyye
Şam Cephesi (Batı Halep)
Liva Ömer
Önemli şahsiyetler
Cihatçıların ayrılma-birleşme dinamiğinde önemli bir fasıl da şahsiyetler. Kimisi etkinlik ve işlev bakımından önemli kimisi cihatçılar arasında itibar ve destek kazandıran çeşitli şahsiyetler de Ahrar'dan Tahrir'e doğru akıyorlar. En başta, yeni örgütün eski Ahrar lideri Haşim el-Şeyh başkanlığında kurulması zaten büyük sarsıntı. Bu yetmiyormuş gibi, Ahrar'ın eski başkomutanı Ebu Salih el-Tahhan da yeni örgütün lider kadrosunda. (Tahrir'in silahlı kuvvetinin başkomutanı o mu olacak, kesin bilmiyoruz, zira Suriye El-Kaidesi'ni var eden ve Nusra ŞFC olurken "yüzünü açan" itibarlı ve güçlü Ebu Muhammed el-Colani'nin başkomutan olacağı da söyleniyor.)
Ebu Salih el-Tahhan, Ahrar içerisinde Nusra'ya çok yakın isimlerdendi. Bu örgüt ile Ankara gayet sıkı fıkı ilişkiler içindeyken, el-Tahhan tweet'ler aracılığıyla şöyle sözler edebiliyordu: "Bize yakın olanları yabancıların yararı için satacağımızı düşünenler, kendi evimizden birilerinin zararına herhangi bir komşumuza ayrıcalık tanıyacağımızı hayal edenler aptaldır, ve ateşi harlamaya [Nusra ile Ahrar arasında kavgayı kızıştırmak -ük] çalışanlar daha da aptaldır... Savaş meydanında, Ahrar'lı kardeşi, Nusra'lı kardeşinin yarasını sarar, ve Nusra'lı kardeşi, Ahrar'lı şehidin ardından gözyaşı döker. Savaşın pekiştirdiği bu kardeşlik, Twitter'daki ahmaklar ve yanlışların üzerine atlamak için fırsat kollayanlar tarafından koparılamayacak kadar güçlüdür."
Ayrıca, Suriye cihatçıları üzerinde otorite sahibi altı din adamı yeni oluşumu desteklediklerini açıkladılar. Bunların arasında, terk edilen evlere elkonabileceğine dair fetva veren, Şiilerden "lanetli Rafızîler" diye sözeden Abdülrezzak el-Mehdi ve Suriye İçsavaşı'nın en medyatik cihatçı din adamı, Fetih Ordusu'nun müftüsü Abdullah Muhammed el-Muheysini de var. Şimdiye kadar ilkinin adının Ahrar, ikincisinin El-Kaide ile birlikte anılmış olması da bu ortak bildiriyi daha anlamlı kılıyor.
Yeni oluşuma Gazze'den de destek geldi: Ebu Hafs el-Makdisi komutasındaki Ceyş'ül Ümmet, Heyet Tahrir el-Şam'ı tebrik etti.
Çeşitli yerlerden boyuna birtakım isimler açıklanıyor, Tahrir'e katıldıkları söyleniyor. Bunları teyit etme şansım yok, yine de sıralayayım, belki birileri peşine düşer, işlerine yarar: Halil Ebu İsmail (Ahrar'ın üst düzey silah sorumlusu olduğu söyleniyor), Ebu Muhammed el-Numani (Ahrar'ın bağışlardan sorumlu merkezî biriminin başındaki adam olduğu ileri sürülüyor), Ebu İslâm (Ahrar'ın zırhlı tugay komutanlarından olduğu söyleniyor), El-Battar el-Cezrevî (şeriat hakimi olduğu söyleniyor).
Bunlara karşılık, "şunların şunların Tahrir'e geçtiği yalandır!" iddiaları da ortalıkta bol bol dolaşıyor. Tek tek iddiaların doğruluk payını bilemesek de, bütün bunlar bize ortamı anlatıyor. Manzaraya şunları eklemek gerek: Heyet Tahrir el-Şam'ın oluşumuyla birlikte, Nusra ile çeşitli örgütler arasında her tarafa yayılma eğilimi gösteren çatışmalar durulmuş gözüküyor. Ancak bu, Tahrir militanlarının Daret İza'da Şeriat mahkemesi binasını basmasını ve Ahrar'a ait bazı kontrol noktalarını ele geçirmesini engellemedi.
Fetih Ordusu ve Nureddin el-Zengi
Son gelişmeler, öncelikle, Mart 2015’te İdlip’in Suriye ordusundan alınması için ‘Fetih Ordusu’ adı altında Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan organizasyonuyla bir araya getirilen koalisyonun tamamen dağılması anlamına geliyor.
Dağılan sadece Fetih Ordusu koalisyonu değil; koca örgütler de çatırdıyor. Bunlar arasında Türkiye'yi en az Ahrar el-Şam kadar ilgilendireni, Nureddin el-Zengi Hareketi. Ankara'nın çok yakın ilişkide bulunduğu bu silahlı hareket, CIA tarafından da destekleniyordu. Fırat Kalkanı Harekâtı'yla birlikte hareketin içerisinde Türkiye'ye karşı hoşnutsuzluk başgösterdi. İdlib'ten Halep'e yardıma gelebilecek savaşçıların bunun yerine kuzeye kaydırılıp Türk Silahlı Kuvvetleri desteğinde, esas amacı Kürt kantonlarının birleşmesini önlemek olan bir askerî operasyona sürülmesi, bazı Zengi mensuplarının yüksek sesle yakınmalarına yolaçtı. "Türkiye'ye hizmet için mi savaşıyoruz!" itirazları yükseldi. Öyle görünüyor ki, bunlar kısa zamanda hareketin liderliğinin ve amaçlarının sorgulanmasına varmış. Çünkü sonunda, Nureddin el-Zengi Hareketi yeni oluşuma, HTŞ'ye katıldı, yollarını ayıranlar da gidip Feylak el-Şam’la birleştiklerini açıkladılar. Feylak el-Şam, TSK öncülüğündeki Fırat Kalkanı Harekâtı'na katılan gruplar arasında.
HTŞ saflarına geçen Nureddin el-Zengi militanlarının bugüne kadarki müttefiklerine karşı savaşmaları zor olmayacak. Çünkü böyle bir pratikleri oldu. Üstelik Halep savaşının en kritik dönemlerinden birinde. Suriye ordusu Doğu Halep'i kuşattığında, kuşatmayı kırmak için silahlı gruplar saldırıya hazırlanırken, Zengi ve yerel müttefikleri, ÖSO bileşenlerinden Tecemmü Festakim'e saldırıp depo ve cephaneliklerini soydular, örgütün liderini esir aldılar. Festakim lideri haftalarca ellerinde tutuklu kaldı.
Halep'in doğusunda silahlı gruplar egemenken oradan haber alabilenler, Zengi ile pek çok başka grubun arasının bozuk olduğunu ileri sürüyorlardı. Şimdi hareketin Ankara ile de arası açılacak gibi görünüyor.
(Arapça kelimelerin Türkçe yazılışlarında yanlışlar olabilir.)
10 Eylül 2016 Cumartesi
ABD ile Türkiye'nin müttefiki,
El-Kaide'ye başsağlığı diledi
Bir insansız hava aracı, 8 Eylül gecesi Halep'in batısında, silahlı grupların elindeki bölgede, Kefer Naha köyünde çok kritik bir hedefi vurdu. Vurulan binada, eski El-Nusra, şimdinin Şam'ın Fethi Cephesi'nin (ŞFC) üst düzey komutanları toplantı halindeydi. El-Kaide'nin Suriye kolu El-Nusra'nın kurucularından olan, ŞFC'nin "Askerî Emir"i, Fetih Ordusu koalisyonunun genel komutanı ağır top Ebu Hacer el-Humsi veya cihatçı âleminde meşhur olduğu adıyla Ebu Ömer Serakip, burada can verenler arasındaydı. (Arapça kelimelerin Türkçe yazılışında yanlışlar olabilir.)
Önce saldırıyı bir Amerikan İHA'sının yaptığı söylendi. Ancak ABD, operasyonu üstlenmedi. Pentagon Sözcüsü Yüzbaşı Jeff Davis, "Orada her ne olduysa, bu ABD ordusunun yaptığı bir şey değildi," dedi. Davis, "Halep IŞİD'in bulunduğu bir yer değil, orada olmamız için sebep yok," diye de altını çizdi sözünün. Bir başka Amerikalı savunma yetkilisi, AFP'ye, Halep saldırısında "önde gelen şüpheli"nin Rusya olduğunu söyledi.
Önce saldırıyı bir Amerikan İHA'sının yaptığı söylendi. Ancak ABD, operasyonu üstlenmedi. Pentagon Sözcüsü Yüzbaşı Jeff Davis, "Orada her ne olduysa, bu ABD ordusunun yaptığı bir şey değildi," dedi. Davis, "Halep IŞİD'in bulunduğu bir yer değil, orada olmamız için sebep yok," diye de altını çizdi sözünün. Bir başka Amerikalı savunma yetkilisi, AFP'ye, Halep saldırısında "önde gelen şüpheli"nin Rusya olduğunu söyledi.
2 Eylül 2016 Cuma
Adnani'nin ölümü üzerine eski Nusra: "oh olsun"
Şam'ın Fethi Cephesi, eski adıyla El-Nusra Cephesi, yani danışıklı dövüşlü "bağımsızlık ilanı"ndan önce El-Kaide'nin Suriye kolu olan örgüt, "İslâm Devleti" örgütünün iki numarası Ebu Muhammed el-Adnani'nin (Taha Suphi Falaha) ölümü üzerine bir "oh olsun" açıklaması yaptı.
ŞFC'nin "dış medya ilişkileri direktörü", Mısır doğumlu Avusturalya vatandaşı Mustafa Muhammed, el-Adnani'nin öldürülmesi üzerine attığı ilk tweet'te şöyle dedi: "Adnani sadece uğursuz bir haydutlar grubunun sözcüsü değil, Cihat adına Müslümanların kökünü kazımanın da tutkulu bir savunucusuydu." (Burada İD'in istisna tanımaz tekfirciliğine açık eleştiri var. Yerlileşme, ittifaklar kurma, cihat için cepheyi genişletme derken, El-Kaide her fırsatta tekfirciliği eleştirmeye başladı.)
Belli ki şahane İngilizce'si ve sakin tavrı -daha önceki bir röportajdan biliyoruz- nedeniyle ŞFC önderliğince vitrine çıkarılmak üzere seçilen Mustafa Muhammed'in ikinci tweet'i de şöyle: "DAİŞ'in bir tiran kaybetmesi Müslümanlar için ancak iyi bir şey olabilir. Evet, Adnani'nin ölümünden memnuniyet duyan milyonlarca Müslüman'la beraberim."
ŞFC'nin "dış medya ilişkileri direktörü", Mısır doğumlu Avusturalya vatandaşı Mustafa Muhammed, el-Adnani'nin öldürülmesi üzerine attığı ilk tweet'te şöyle dedi: "Adnani sadece uğursuz bir haydutlar grubunun sözcüsü değil, Cihat adına Müslümanların kökünü kazımanın da tutkulu bir savunucusuydu." (Burada İD'in istisna tanımaz tekfirciliğine açık eleştiri var. Yerlileşme, ittifaklar kurma, cihat için cepheyi genişletme derken, El-Kaide her fırsatta tekfirciliği eleştirmeye başladı.)
Belli ki şahane İngilizce'si ve sakin tavrı -daha önceki bir röportajdan biliyoruz- nedeniyle ŞFC önderliğince vitrine çıkarılmak üzere seçilen Mustafa Muhammed'in ikinci tweet'i de şöyle: "DAİŞ'in bir tiran kaybetmesi Müslümanlar için ancak iyi bir şey olabilir. Evet, Adnani'nin ölümünden memnuniyet duyan milyonlarca Müslüman'la beraberim."
26 Ağustos 2016 Cuma
El-Kaide: Irak'ta "uzun soluklu gerilla savaşı
El-Kaide lideri Eymen el-Zevahiri, Iraklı Sünnileri, "daha önce yaptıkları gibi, neo-Safevi ve Haçlı işgalcileri (İran+ABD) topraklarından atmak üzere uzun soluklu gerilla savaşı"na hazırlanmaya, bu amaçla kendilerini "yeniden örgütlemeye" çağırdı.
El-Kaide'nin medya birimi Es Sahab, Zevahiri'nin "Muzaffer Bir Ümmet İçin Kısa Mesajlar"ının "Irak'ta Allah'tan Korkun" başlıklı üçüncü bölümünü yayımladı.
Dört dakikayı biraz aşan mesajında Zevahiri, toprak kaybetmekte, zayıflamakta olduğuna işaret ettiği "İslâm Devleti" örgütünü eleştirdi, bu örgütün yöntemlerinin Müslüman halkı davadan uzaklaştırdığını, düşmanlara avantaj sağladığını belirtti. El-Kaide lideri, "aşırılığa" ve tekfirciliğe düşmekle eleştirdiği Iraklı cihatçıların, kendilerini Müslüman ahaliden uzak düşüren pratiklerini sorgulamaları gerektiğini vurguladı. Zevahiri'nin Iraklı cihatçılara bir eleştirisi de, yasak olduğu halde Müslüman kanı dökmeleri. Zevahiri, bunun ancak ABD ile işbirlikçilerine yaradığını söyledi.
El-Kaide'nin medya birimi Es Sahab, Zevahiri'nin "Muzaffer Bir Ümmet İçin Kısa Mesajlar"ının "Irak'ta Allah'tan Korkun" başlıklı üçüncü bölümünü yayımladı.
Dört dakikayı biraz aşan mesajında Zevahiri, toprak kaybetmekte, zayıflamakta olduğuna işaret ettiği "İslâm Devleti" örgütünü eleştirdi, bu örgütün yöntemlerinin Müslüman halkı davadan uzaklaştırdığını, düşmanlara avantaj sağladığını belirtti. El-Kaide lideri, "aşırılığa" ve tekfirciliğe düşmekle eleştirdiği Iraklı cihatçıların, kendilerini Müslüman ahaliden uzak düşüren pratiklerini sorgulamaları gerektiğini vurguladı. Zevahiri'nin Iraklı cihatçılara bir eleştirisi de, yasak olduğu halde Müslüman kanı dökmeleri. Zevahiri, bunun ancak ABD ile işbirlikçilerine yaradığını söyledi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)