Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Almanya'daki Türk seçmenlere "bize saygısızlık yapan partilere oy vermeyin" çağrısı yapması, hiç şüphesiz, Almanya siyasetçileri tarafından, ülkelerinin içişlerine müdahale olarak tanımlanacak. Erdoğan'ın bu müdahalesi, çelişkileri, anlaşmazlıkları bambaşka bir düzeye taşıyacak. Türkiye, bugüne kadarki gibi, “anlaşmazlık halinde olunan devlet” değil “tehdit” olarak tarif edilecek. Her şey bir yana, oradaki Türkleri Almanya devleti için “millî güvenlik tehdidi” konumuna sokacak bir hamle bu. Almanya ve başka devletlerin buna verecekleri karşılığın cinsi de farklı olacak. Niye başka devletler de işe karışsın? Zira Hollanda krizi sırasında atılan “oradaki Türkler Hollanda ordusundan kalabalık” manşetleri ilk elde hatırlanacak.
TC topraklarındaki askerlerini ziyaret izni verilen Almanya siyasetçisinin, "sağ salim dönüşüm garantilensin" talebinde bulunduğu, yabancı gazeteciler için gelmenin-gitmenin büyük risk taşıdığı, gazeteciler ve hak savunucularının bir tür rehine olarak hapsedildiği bir ortamdayız, unutmayalım.
İhaleydi, ticaretti, bunlar hemen bariz şekilde etkilenmez. Görünüş aldatmasın.
Bu hamlenin yolaçacakları, tahminim, Rus uçağının düşürülmesi ve sonuçlarına benzeyecek. Umalım ki Almanya'da hayat kurmuş, bunu sürdüren insanların geleceği altüst olmasın. Şu andan itibaren kızışacak el altı-bel altı mücadelede de muktedirler dışındaki insanlar olabildiğince az zarar görsün.