Önce Mehmet Görmez'e kulak verelim:
"Bugünlerde mümin ve Müslüman olan her insanın kendisiyle, nefsiyle, kalbiyle baş başa kaldığında, Rabbine elini açtığında mutlaka şu soruyu kendisine sorması gerekiyor, 'Biz nereye gidiyoruz?' Hani Kuran'ı Kerim'in hepimize yüksek sesle sorduğu bir soru var, 'Nereye gidiyorsunuz?' Rabbimizin nimetlerle donatarak hepimize ikram ettiği ortak evimiz, ortak yurdumuz olan dünyamızı ne hale getirdik.Görmez, "nerede hata yaptık"ın cevabını ararken Müslümanlara dinlerinin yol göstereceğini hatırlatmış, "Yüce dinimiz her zaman bu tür sorunları önce kendi nefsimizde, kendi kalbimizde aramaya bizi davet eder," demiş. Nâçizâne, kendisine, hiç bu kadar derinlere dalmaya lüzum olmadığı müjdesini vereceğim. Sorun kaynağını bulmak için, sık sık biraraya geldiği insanların yüzlerine bakması yeterli olacaktır.
(...) Arapça'da da iman ile eman, selam ile İslam aynı kökten geliyor. Bugün üzülerek belirtiyorum, İslam coğrafyasında da en büyük sorun, artık bir eman sorunu, bir güvenlik sorunudur. Bu eman sorunu dünyada yaşayan bütün Müslümanların bir iman sorununa dönüşüyor. Başka dünyalarda nefretin, öfkenin ve düşmanlığın, İslam'a yönelik düşmanlığın gelişmesine sebep oluyor.
Sadece İslam coğrafyasında güvenlik sorunu yok. İslam'ın kendisinin bir güvenlik sorunuyla karşı karşıya olduğunu ifade etmek isterim. Çünkü İslam dini bizatihi teolojik yapısıyla, insanlığa getirdiği yüce değerlerle, yeni ortaya çıkmış bir takım yanlış anlayışların tehdidi altındadır.
(...) Yeni modern zamanlarda ... şiddetin gölgesinde ortaya çıkan yeni dini anlayışlar, İslam'ın yeryüzüne getirdiği o rahmet mesajlarını tehdit etmeye başlamıştır. Onun için bütün İslam ülkelerinin bilhassa insan yetiştirme düzenlerini, din eğitimini, din eğitimi veren mekanizmalarını gözden geçirme mecburiyetleri vardır. 'Biz nerede hata yaptık?' sorusunun cevabı üzerinde hepimizin durması gerekir."