İdlib'de yeniden faili meçhul cinayetler furyası başladı.
Şam rejimi ve Rusya Suriye’nin İdlib vilayetine silahlı muhaliflerin yığıldığı geçici -çünkü bir aşamada ortadan kaldırılacak- park alanı muamelesi yapmaya başladığından beri bu vilayetten seri suikastlar eksik olmuyor. Bir ara, ABD’liler silahlı insansız hava araçlarından, Suriye ordusu çeşitli suikastçılar aracılığıyla, hasım-rakip örgütler de bombalı araçlar veya saldırı timleri kullanarak belirlenmiş “hedef” kişileri ortadan kaldırıyorlardı. Yani bu iş üç-beş koldan sürüyordu. Bu yılın Ocak ve Şubat aylarında, İdlib’teki suikastlar dizisine dair veriler derlemiş ve P24’teki yazılarımda (biri burada, öbürü şurada) aktarmıştım.
İstisnaları bulunmakla birlikte İdlib’teki suikastların çoğunun ortak özelliği, El-Kaide’den kopma, eski El-Nusra’nın çekirdeğini oluşturduğu Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) lider, komutan ve mensuplarını hedef almalarıydı. ABD’nin, fiilen etkinlik kurmadığı bir alanda, El-Kaide’ci olarak sınıflandırdığı, kendisi için potansiyel tehlike gördüğü birtakım cihatçı önderlerini “aradan” süzülüp yok etmesi, kendi açısından gayet mâkûldü. Şam, bölgede fink atan istihbaratçılarıyla, becerebildiği her durumda, buraya yığılmış cihatçılara hayatî zarar ve kalıcı hasar verecek eylemler yapıyor. Bölgedeki en çetin askerî hasım HTŞ olduğu için, onun da öncelikle bu örgütün mensuplarını hedef alması garip değildi. HTŞ’cilere yönelik suikastlarda olağan şüpheliler sıralanırken Ankara’nın da adı geçiyordu. Zira varlıklarını TSK’nın desteğine borçlu olan veya şimdilik Ankara’nın sözünden çıkmayan veya en azından şu anda birlikte hareket eden silahlı cihatçı örgütler HTŞ’nin doğrudan hasmı veya rakibi; dolayısıyla HTŞ’nin zayıflatılması Ankara’nın İdlib’teki etkinliği bakımından da faydalı. Son olarak, kimseden buyruk almaksızın da HTŞ’ye hasım/rakip cihatçı örgütlerin bu suikastlardan bir kısmını gerçekleştiriyor olması muhtemeldi.
Bu hafta ortasına kadar yatışmış görünen suikast dalgası şimdi yeniden başladı. Üstelik yalnız HTŞ önderlerini ve militanlarını da hedef almıyor. Bir gün içinde on beş kişi öldürüldü. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne (SOHR) göre, perşembe sabahından bu yana, genellikle topluca "İdlib" diye andığımız, İdlib, Halep vilayetinin batısı ve Hama'nın kuzeyinden oluşan bölgede faili meçhul cinayetlere kurban gidenlerin sayısı yirmi dört!
[ GÜNCELLEME: SOHR'un duyurduğuna göre, Sermin kasabası yakınında motosikletli bir adama açılan ateş sonucu adam ağır yaralandı, Doğu İdlib'in kırsal yöresinde "Suriye Kurtuluş Hareketi"ne bağlı gruplardan birine mensup biri öldürüldü. ]
Kuzey İdlib’te, Ermenez ile Meles arasındaki yolda Türkistan İslâmî Partisi'nden üç savaşçı (muhtemelen ikisi Türkistanlı, biri Özbek) silahla taranarak öldürüldü. Zebadani’den anlaşma sonucu çıkıp İdlib’e gelmiş üç başka savaşçı da Maaret Misrin-İdlib karayolunda tarandılar. (SOHR, aynı yerde "bir kadın ile üç çocuğunun" bombalı araç yüzünden hayatını kaybettiğini bildirdi.) Bir HTŞ komutanı ve yanındaki bir kişi, Maaret el-Numan’ın kuzeyinde, aynı şekilde araçlarının içinde yol alırken tarandılar. Ensar el-Tevhid ve HTŞ’den birer savaşçı, Han Şeyhun’da suikasta uğradılar. Ahrar el-Şam’dan iki kişi de Cisr el-Şuğur’un doğusunda, karayolunda tarandılar, biri öldü, öbürü yaralandı. (SOHR'a göre biri Türkistanlı.) Serakib’in güneyindeki bir köyde eczacılık yapan Tired el-Diri, vurulup öldürüldü. Batı Halep’te, Teled yolunda Feylak el-Şam militanlarının kurduğu bir kontrol noktası baskına uğradı, militanlardan biri öldü, ikisi yaralandı. Kuzey İdlib’in kırsal yöresinde, Ebin köyü yakınlarında da HTŞ’den iki militan vuruldu, biri öldü, öbürü yaralı kurtuldu. Ahrar el-Şam’ın komutanlarından biri de Biniş yakınında öldürüldü. SOHR'a göre perşembe geceyarısı kuzeydeki Sarmada'da kimliği tesbit edilemeyen bir kişi ile güneydeki El-Teh köyünde bir Ahrar sorumlusu vuruldu ve öldü.
Suikast ve hedefli saldırılar bunlarla da bitmedi. Ahrar’dan, Serakib’de iki, vilayetin kuzeyinde, kırsal bölgede bir kişi, El-Neyreb köyünde örgüt bağlantısı haberlerde belirtilmeyen veya olmayan biri, silahlı saldırılardan yaralı kurtuldular. (SOHR, El-Neyreb'te "eski Ahrar'cı" iki kişinin öldürüldüğünü bildirdi.) Serakib'teki bombalı araç saldırısında yaralananlardan birinin meşhur Suudî ideolog-propagandacı Abdullah el-Muheysini olduğu ileri sürülüyor. Doğruysa, bu el-Muheysini'nin kurtulduğu üçüncü suikast girişimi olacak.
Evini barkını terk etmiş, işi olmayan, yiyeceğe ve her türlü temel ihtiyacının giderilmesine muhtaç milyonla insanın derme çatma kamplarda yaşama mücadelesi verdiği, bir gün şurası bir gün burası bombardıman altında kalan ve herkesin “o büyük saldırı”nın geleceği günden korkarak varolduğu, yaşama koşullarının korkunçluğu yetmiyormuş gibi, çeşit çeşit örgütlerden on binlerce silahlı savaşçının yığıldığı ve insanları bir de kendi baskıları altında yaşamaya mecbur bıraktığı İdlib, “faili meçhul” suikastlarla hepten yaşanmaz yer haline geliyor. Bunu orada otorite kurmayı hedefleyen güçlerin hepsi ister. Elbette kimse ileride kendisine lazım olacak elemanları doğrudan hedef aldırtmaz; ama hepsi HTŞ’cilerin, Taliban’a, El-Kaide merkezine biatlı Orta Asyalı savaşçıların olabildiğince pasifize edilip boyun eğmeye mecbur bırakılmasını ister. Silahlı cihatçı örgütlerin hâlihazırdaki tavrı, korkunç savaş haline ilaveten bir nevi Teksas ortamı yaratılmasına çanak tutuyor.
Moskova, İdlib’de düzeni sağlamasını Ankara’dan bekliyor.