AÇIKLAMA / 25 Aralık 2019
AİHM kararlarının hukukî değerlendirmesini yapacak merci, tarafsız ve bağımsız Türk Mahkemeleridir, buna rağmen İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, sözkonusu kararla süreci geciktirmek adına bu yetkisini Adalet Bakanlığı'na devretmiştir.
Bu karar, hukuka aykırı olmasının ötesinde Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve uluslararası ceza hukuku prensipleri ile kurmaya çalıştığı bağları kopartacak niteliktedir.
Osman Kavala hakkında sürdürülen tutuklama kararının kaldırılmasına ilişkin AİHM kararında yer alan "derhal uygulanması" şerhi, Kişi Hak ve Özgürlükleri'nin korunmasına yönelik Anayasal bir zorunluluk olup kararların kesinleşmesine bağlı kılınamaz.
Kaldı ki, alınan kararların keyfîliği, hukukî bir hata ya da hakimin takdir yetkisi içerisinde değerlendirilemez.
Gelinen noktada, sözkonusu hukuka aykırı kararın adalet ve yargı sistemimizi içine düşürdüğü durum, iki yılı aşkın bir süredir tutuklu bulunan Osman Kavala'nın mevcut durumundan daha vahimdir.
Bu hukuksuz uygulamaya karşı Mahkeme Heyeti'nin reddi ve HSK'ya şikâyet gibi başvurular başta olmak üzere, tutukluluğun devamı kararına itiraz, Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi başvuruları ile Adalet Bakanlığı'na ivedilikle yapılacak başvurular tahtında hak arama yolundaki kararlılığımızı kamuoyunun bilgi ve dikkatlerine sunarız.
Osman Kavala Müdafîleri
Av. Dr. Köksal Bayraktar, Av. Deniz Tolga Aytöre, Av. İlkan Koyuncu