1 Nisan 2014 Salı

Her şey de kapkara değil

Tanıyanlar bilir, pek iyimser bir insan sayılmam. Bu yüzden, "herif Polyanna'lık yapıyor" deyip geçmeyin. Memleket siyasetine ömrünü harcamış, felaket tecrübesi gelişkin insanlardan bile "game over" lafları duyduğumuz bir günde "her şey kapkara değil" diye yazı yazmamı pelteleşme sendromuna bağlamayın. İyilik güzellik sınırlı olabilir; bulup çıkarmak, görmek, hissetmek lazım. Anlamının hakkını vermek lazım.

Bakın, bu Februniye Akyol (Fabronia Benno), Mardin Belediyesi Eşbaşkanı:


Akyol, hem devletten hem Kürtlerden eziyet görmüş Süryani halkının genç (25 yaşında) bir temsilcisi. Kürt siyasetinin emektar ve saygın isimlerinden Ahmet Türk'le birlikte insanlığın hazinelerinden birini, Mardin şehrini yönetecek. Birçok evde kadınların hâlâ erkek misafirin yanına çıkamadığı bir coğrafyada. Daha yakından tanımak isterseniz, Bianet'teki röportajını okuyabilirsiniz: "Mardin Adayı: Süryaniler Şaşkın ve Mutlu".

Kadınlar, coğrafya falan demişken, bakın, bu fotoğraftaki de Berivan Elif Kılıç:


Berivan Kılıç'ın öyküsü internette birçok yerde var; meselâ T24 sitesi, Dicle Haber Ajansı'ndan alıp yayımladı, tıklayın, okuyun lütfen: "'Çocuk gelin'di şimdi belediye başkanı". Küçücük yaşında evlendirilip, 16 yaşında anne oldu, şiddet gördüğü kocasından boşanmayı başardı ki, içine tıkıştırıldığı koşullarda bu fazlasıyla rizikolu bir bireysel eylem sayılmalıydı. Şimdi de seçim yarışına girip Diyarbakır'ın Karaz=Kocaköy Belediyesi'ne eşbaşkan olan Berivan bir masal kahramanı değil; olay "mahallemizde" cereyan ediyor.

Son olarak, Leyla İmret'i sunmak istiyorum size:


27 yaşında, Şırnak'ın Cizre ilçesinde belediye eşbaşkanı. "Ora"ları beş yaşındayken terk etmiş. Çünkü babasını öldürmüşler. Dönüp, 32 bin küsur seçmenin yüzde 83'ünün oyunu aldı, "başkan hanım" oldu. Sizce kimleri çatır çatır çatlatır böyle bir poz? Ha? Gözünüzün önüne getirin, belki azıcık keyiflenirsiniz.

Februniye, Berivan ve Leyla'nın yüzlerine bakıp bakıp neler diyebiliriz? Türkiye sadece vicdansızlığın, zulmün, yolsuzluğun aklandığı bir ülke değil. Kadın-erkek ilişkilerinin kadınlar aleyhine çok büyük sorunlarla yüklü olduğu bir yörede gencecik kadınların erkeklere meydan okuyabildiği, onları yönetmeye talip olduğu, bu hakkı ve yetkiyi kazanabildiği bir yer. Polyanna'lık mı? Asla değil. Hakikat bu. Hem de bir başka hakikate işaret ediyor: Sakın Gezi isyanını küçümsediğimi sanmayın, onun esas önemi ve ağırlığı da başka yerde; ama orada hayat tarzımızı koruyorduk, buradaysa bu genç insanlar -ve elbette onlara bu fırsatı tanıyanlar- hayatı dönüştürüyorlar.

Size bir tavsiye: 30 Mart seçimleri aklınıza geldiğinde, başbakanın haykırmasını, balkondaki manzarayı filan hatırlayacağınıza, açın, Februniye, Berivan ve Leyla'nın fotoğraflarına bakın. "Game over" teraneleri, saçmalıktır, şımarıklıktır.