Middle East Eye’da Ece Gökçesedef’in İdlib’teki Türkiye-Rusya anlaşmasının geri planına ışık tutan bir yazısı yayımlandı. Yazıdaki bilgiler, “anlaşma sürecinde görev almış Türk yetkililer” ve “sahadaki Türk güvenlik kaynakları”na dayanıyor. İngilizce’cilere yazının tamamını okumalarını tavsiye ederim. Öne çıkan bazı bilgileri burada kısaca aktarmayı yararlı gördüm. Hepsi, adlarının gizli kalmasını isteyen sözkonusu kaynakların Gökçesedef'e aktardığı iddialar:
• Silahtan arındırılmış bölgedeki gruplar, ağır silahlarını TSK’ya değil, İdlib’teki öbür birimlerine devredecek. Yani ağır silahlar örgütlerinde elinde kalacak.
• Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) elemanlarının yüzde doksanı Suriyeli. Türkiye ve Rusya, bunların “Suriye hükümetinin sorumluluğundaki polisiye vakalar” olarak değerlendirilmesi üzerinde anlaşmış. TSK ile uyumlu çalışmayı kabul etmeyecek silahlı muhalifler, bu durumda, Suriye polisine teslim edilecek.
• M5 ve M4 karayollarında güvenli gidiş geliş Türkiye’nin garantisinde. Hâlihazırda M5 karayolunun bir bölümünü HTŞ denetliyor. Kontrol noktaları var. Ankara’nın bunları kaldırma ve yolları trafiğe tamamen açma işini halletmesi bekleniyor.
• Ankara ile Şam arasında bir şekilde doğrudan temas kanalı oluşturulmaya çalışılıyor.
• Silahlı muhalifler Suriye ordusu karşısında çekilmeyi kabullense ve İdlib’e Şam hakim olsa bile, Ankara elindeki on iki gözlem noktasını bırakmaya niyetli değil; siyasî süreç başladığında, "şu ana kadar elde edileni koruyabilmek için" bunları koz olarak kullanmayı hedefliyor.
Bunlar sürece dair değerlendirme ve öngörüleri etkileyebilecek, değiştirebilecek iddialar.