Dink cinayeti davasında yeni hafta dolayısıyla, gelinen noktaya dair toparlamamız. Özellikle gazeteci arkadaşların dikkatine.
Cinayette katkısı veya ihmali olan polisler, 9 yıl sonra, nihayet, tetikçilerle birlikte, aynı davada yargılanıyor.
Yeni iddianame sürecinde bazı polisler tutuklanmıştı, FETÖ bağlantısı nedeniyle bunlara eklenenler oldu.
İlk cinayet davası müsamereydi, orada adaletle alay edilmişti. Bu sefer dava sahici olabilir, ama güçlü engeller var.
İlk engel, anayasa, yasalar ve kurumların ortadan kaldırıldığı, adaletin hiçbir nesnel ölçüsünün kalmadığı ortam.
İkinci engel, hükümetin Hrant Dink cinayetini sadece “FETÖ” diye suçlayabileceği kişilerin üzerine yıkma gayreti.
Yıllardır, bu cinayetin örgütlenmesine ve sonradan örtülmesine karışan devlet görevlileriyle tetikçilerin birarada yargılanmasını savunduk.
Bu nihayet sağlandığında, ilk duruşmadan itibaren türlü rezaletin ortaya döküldüğü görüldü.
Devletin pek çok biriminin, neredeyse bir yıl boyunca cinayet planından haberdar olduğu kesinleşti.
Cinayet istihbaratının dolambaçlı ifadelerle örtüldüğü, raporların gidip geldiği veya gitmediği, gelmediği anlaşıldı.
Emniyet ve istihbarat müdürleri sorumluluğu birbirlerinin üzerine attılar, hangisinin ne yaptığı anlaşılamadı.
Ancak hiçbirinin cinayeti önlemek için hiçbir şey yapmadığı anlaşıldı. Anlaşılan başka rezillikler de oldu.
Trabzon Emniyeti, Yasin Hayal’i cinayetten vazgeçirmek için Erhan Tuncel’in ikna kabiliyetine güvenmiş, başka tedbir almamıştı.
İstanbul Emniyeti, zaten sürekli tehdit altında yaşayan, şimdi de öldürüleceği bilgisi alınan Hrant’ı korumaya gerek görmemişti.
İst. Emn. Md., cinayet istihbaratını içeren rapor için Emn. İstihbarat Başkanına, “imha etmezsen hepimiz yanarız” demişti.
Dava dışında da çok ilginç gelişmeler oldu: Jandarma istihbaratçılarının cinayet mahallinde katili kolladığı ortaya çıktı.
Bunları öğrenebilmemiz, bu kişilerin 15 Temmuz darbe girişimi üzerinden “FETÖ” ile bağlantılı görülmesi sayesinde oldu.
Hrant Dink Cinayeti Davası’nın jandarma ayağıyla ilgili iddianamenin hazırlanmasını bekliyoruz.
Jandarma davası şimdi yürüyen dava ile birleştirilirse, on yıldır haykırdığımız talebimiz kısmen gerçekleşecek.
Ancak günün ortamı, sahiden sonuç almaya yönelik sağlıklı bir yargı sürecine dair umut beslemeyi zorlaştırıyor.
Yine de, bir grup tetikçinin şov yaptığı rezilâne müsamereden, devlet görevlilerinin yargılandığı aşamaya gelinmiş oldu.
Şunu vurgulamalıyız: Bugün gelinen aşama, cinayetin hemen ertesinde apaçık görülebiliyordu.
Ama “işi FETÖ’ye yıkma”, bir imkân olarak belirene kadar, iktidar cinayet şebekesini aydınlatmak için kılını kıpırdatmadı. Hepsi elbirliğiyle
örttüler.