Yazının altındaki imza, İsmail Çolak, bir sürü kitap (Kıtalara Sığmayan Osmanlı, Destanlaşan Zaferler, Ölümsüz Şehit Mektupları, Mahşerin İrfan Ordusu...) yazmış bulunan, pek çok mevzunun (Osmanlı, Lale Devri, Abdülhamid, Millî Mücadele, Modern Zamanlar, Haçlı Zihniyeti...) uzmanı bir şahsa ait. Erdoğan'ın yarattığı tartışma üzerine kendisinin attığı tweet'i izleyerek ulaştığım Somuncubaba İlim Kültür ve Edebiyat Dergisi sitesinde de aynı yazıya rastlayınca, bunu en az cumhurbaşkanınınki kadar güvenilir kaynak saymam gerektiğine derhal ikna oldum.
Bu yazıda, Barry Fell adlı bir "ABD Bilim ve Sanat Akademisi üyesi"ne dayanılarak, Müslümanların daha Hz. Osman ve Hz. Ali devirlerinde Amerika'ya ulaştıkları ileri sürülüyor. Fell'in eserinin adı "Saga Amerika (Efsane Amerika)" olmasa, kendi de konu olduğu "bu sahiden bilim insanı mı uyduruyor mu?" tartışmalarıyla tanınmasa şüphesiz daha iyi olacakmış. (Fell'in tartışmalı kimliği ve aslen deniz biyologu olan bu kimsenin arkeolojide uzman sayılamayacağına dair kısaca bilgi veren bir yazı için: "Pre-Columbian Old World inscriptions in the Americas?" Yazının yeraldığı sitenin adı: "Kötü Arkeoloji"!)
Kaynaklarıyla, dayanaklarıyla ilgili minik pürüzler bize Müslümanların şanlı tarihine dair bilgiler ileten yazarımızı huzursuz etmiyor, yolundan döndürmüyor:
"Prof. Fell, Prof. Heizer ve Prof. Baumhoff'un yaptıkları arkeolojik kazılarda elde edilen bulgular sonucunda, ABD'nin Nevada, Colorado, New Mexico ve Indiana eyaletlerinde, 7. ve 8. yüzyıllarda açılmış Müslüman okulları olduğu; burada İslâm’ın ve bilimin, özellikle denizciliğin okutulduğu bir okulun varlığı ortaya çıkmıştır."Bu okul açma işi bazı çağrışımlara yolaçıyor, ama o devirde henüz Pennsylvania'da ilgili kimse yok. Buna karşılık, Müslümanlar "el değmemiş" yerlere bile -herhalde el değdirmeden- izler bırakmışlar:
"Batı Amerika'nın el değmemiş bölgelerinde kayalar üzerinde bulunan yazılar, çizimler ve tablolar, Müslümanların o zamanlar ilk ve orta düzeyde bir eğitim sistemini uyguladıklarının kalıntıları durumundadır. Dolayısıyla bütün bunlar, zikri geçen eyaletlerde, 7. ve 8. yüzyıllarda Müslüman Arapların yaşadığını kesin olarak ispatlamaktadır."Merak etmeyin, yazının hepsini aktaracak değilim. Fakat mucizeler üzerimize gelirken, bir kısmından sözetmek zorundayız: "Batı Amerika"daki onca izin yanısıra, Nevada'daki kazılarda "kayalar üzerinde kûfî harflerle yazılmış 'Allah'ın adıyla' ve 'Muhammed Nabiyallah' ibareleri" bulunmuş, yazarımıza göre. "Konu hakkında ABD’de çalışmalar yapan Araştırmacı Salih Yücel", üstelik, bunların Afrika'daki birtakım yazılarla benzerliğini tesbit etmiş! (Fell'in bu tip "bulguları" için pek çok arkeolog, "kayaların üzerindeki anlamsız girinti çıkıntılar" demiş.) Boston'da yol yapım çalışmaları sırasında -18. yüzyılda- bulunan Semerkand dirhemleri şüphesiz kayalara kazınmış Allah yazıları kadar güçlü deliller değil. Belki Küba'daki cami:
"...Kolomb¸ Küba'nın kuzeydoğu kıyısındaki Cibara civarında yelken açarken güzel bir dağın üzerinde bir cami gördüğünü 21 Ekim 1492 tarihinde kayıtlarına geçirmiştir. Hakikaten de daha sonraları yapılan araştırmalar neticesinde Küba¸ Meksika¸ Teksas ve Nevada'da minarelerinde Kur'an ayetleri bulunan cami kalıntılarına rastlanmıştır."İşte, Brezilya kelimesi Berberilerin Birzala kabilesinden geliyor, Berberi Sultanı 3000 kayıkla Amerika'ya gitmiş, "Müslümanlar 7. yüzyılın ortalarından itibaren Amerika kıtasına gelmiş¸ yerleşim birimleri¸ camiler¸ okullar kurmuş, yerli halklar üzerinde büyük etki bırakmış" vs. Otuzu aşkın kitabın yazarı İsmail Çolak, "Burada yer verdiğimiz bilgi ve bulgular¸" diyor, "Müslümanların¸ Kolomb'dan asırlar önce yeni kıtanın varlığından haberdar olduklarını kesin olarak ispatlamaktadır." Ve bu sayıp döktüklerini Salih Yücel'e dayandırıyor. (Aslında hemen her şeyi ondan alıp aktarmış; kaynağı aşağıda vereceğim. "Cami kalıntıları" iddiası da ondan; ama Küba, Meksika, Texas ve Nevada'da bulunduğu söylenen kalıntılar şimdi neredeymiş, bilgi yok.)
Salih Yücel'in Fountain'daki yazısı, "Islam and Muslims in America before Columbus"tan öğrendiğimize göre, gerçi İslâm kaynaklarında Müslümanların Amerika'ya ulaşıp yerleştiklerine dair bilgi yok, ama başka kaynaklar bize, üçüncü halife Osman veya en geç Ali döneminde birilerinin bunu becermiş olması gerektiğini gösteriyormuş. (Fountain'ın bu sayısındaki başyazısında Fethullah Gülen, "Amerika'dan Avrupa'ya, Balkanlar'dan Çin Seddi'ne ve Afrika'nın kalbine kadar" her yerde selametin "İslâm şemsiyesi altında" bulunabileceğini işliyor.)
"Müslümanlar Amerika'da" macerasına gösterdiği hevesin cumhurbaşkanını azılı düşmanı bellediği "paralel yapı"yla buluşturduğunu gördükten sonra yeniden Salih Yücel'e dönelim. Yazarımız, bekleneceği üzre, ilk adımda hemen Fell'e sarılıyor. Ardından, bir kısmı muhtemelen ciddiye alınmaya değer, bir kısmıysa, "camiyi andıran tepe"yi derhal cami yapıverişinin gösterdiği üzre, şüpheyle ele alınması gereken bir dizi olgu-yorum sıralıyor.
Sanırım başlıca sorun takıntı. Mesele asla sadece Müslümanların da bir vakit -ve Kolumbus'tan daha önceki bir tarihte- Amerika kıtasına geldiğini göstermekten ibaret kalmıyor. Eğer geldilerse mutlaka acayip muhteşem izler bırakmış olmaları gerekiyor. Âdetâ bir namus meselesi yaratılıyor. Bunun sonucu olarak, ciddiye alınabilir işaretlerle abuk subuk fantezi ürünleri birbirine karışıyor:
"484'ü Amerika'da, 81'i Kanada'da olmak üzere," diyor Salih Yücel, "toplam 565 köy, kasaba, şehir, dağ, ırmak vs. adı etimolojik olarak Arapça'dır, Kolumbus'un gelişinden çok önce yerliler tarafından oluşturulmuştur. Bunların birçoğu gerçekte birtakım İslâmî yer isimlerinin aynısıdır. Birkaçını sıralamak gerekirse: Indiana'daki Mekke, Idaho'daki Medine, New York'taki Medine, Kuzey Dakota'daki Medine ve Hazen, Tennesse'deki Medine, Texas'taki Medine, Ontario'daki Medine ve Arva, İllinois'teki Mahomet, Utah'taki Mona. Bazı yerli kabilelerin isimleri de daha yakından analiz edildiklerinde Arapça etimolojik kökenlerini hemen belli ederler: Anasazi, Apaçi, Arawak, Arikana, Chavin, Çerokee, Cree, Hohokam, Hupa, Hopi, Makkah, Mohikan, Mohawk, Nazca, Zulu, Zuni, bunlardan sadece birkaçıdır."Yücel, İspanya ve Kuzey Afrika'da yaşayan Müslümanların, Endülüs Emevileri döneminde uzaklara deniz aşırı yolculuklar yaptığının birçok İslâmî kaynakta yeraldığını belirtmekle yetiniyor; "bilimsel araştırmaların birçok belgeyi günışığına çıkaracağı", böylelikle, "hem Amerika'daki hem dünyanın başka yerlerindeki Müslümanların gözlerinden kaçmış bu belgeler" aracılığıyla "Amerika tarihinin yeniden yazılacağı" umudunu dile getiriyor, 2007 tarihli makalesinde.
Açıkçası, izlenimim, Salih Yücel'in bütün araştırma, derleme-toplama çabasını hakikate ulaşmaktan çok önceden belirlenmiş bir hedefe yönelik olarak harcadığı, bu yüzden, çabanın, araştırmacının inanmak istediklerinin gölgesinde kaldığı. İsmail Çolak'ın ise, her şeyi ondan alıp, daha da kendinden emin ve taraftar gazlayıcı bir üslûpla okurlarına aktardığı. Yücel'in "Kolumbus'tan önce Amerika'da İslâm ve Müslümanlar"ı, Çolak'ın elinde, "damga vuranlar"a dönüşmüş. Nasıl olsa kimse Amerikan tarihine Müslümanların etkisini abarttın diye bir yazara bozulmaz bizim memlekette.
(Bu arada üstünkörü bir tarama yaptım. Bilimsel sayılabilecek çeşitli kaynaklarda, Müslümanların Amerika kıtasına yapılmış çeşitli seferlerde -bazen haritacı olarak- yeralmış olabileceklerine, Müslümanların katıldığı seferlerin 12. yüzyıla kadar geri götürülebileceğine, ancak Granada'nın da terk edilişinden -15. yüzyıl sonu- sonra İspanya'daki kırımdan kaçan bazı Müslümanların Amerika'ya geldiğinin kesin kabul edilebileceğine dair satırlara rastladım. Hattâ Harvard Üniversitesi'nde yürütülen Çoğulculuk Projesi'nin sitesinde, Amerika'ya gelişi kayda geçmiş ilk Müslüman hakkında kısacık bilgi de vardı: Estevancio of Azamor, Faslı bir kılavuzdu ve 1539'da Florida'ya ayak basmıştı. Camel sigarasının adının dahi Amerika'ya gitmiş Müslümanların develerinden geldiğine dair yazılar okuduğum bu furya içerisinde, kabul edin ki, mevzuyu azamî nezaket içerisinde ele aldım:)
[ EK / 20.11.2014 / 05:30 - Bu konuda son derece derli toplu bir yazı okumak isterseniz: Akdoğan Özkan, "Amerika'yı Kim Keşfetti?" ]