Yunanistan'da Syriza'nın seçimi kazanacağının belli olmasıyla birlikte, iki tür insanı aldı bir telaş: Ya, mazallah böyle bir alternatif, başarılı olursa! Hayalcilikten girdiler, "akılları ermiyor"dan çıktılar. Söyledikleri, pek kısa sürede, o mâlûm ve mâhut düstura varıyordu: "Dünyanın gerçekleri..."
Bu iki tür insan, yani iktisatçılar ve liberaller için, dünyanın gerçekleri, kapitalizmin alternatifsizliğinden başka bir şey değil. Sandıkları gibi hıyar değiliz ve sosyalizm adı altında kurulan düzenlerin başarısızlığından sonra, "bunların dediğinde bir mana var mı" diye baktık elbette. Yok. Dedikleri, pek kabaca, bu düzenin değişmeyeceği. İçerik bu, üslûp da tepeden, çokbilmişçe. Kendilerini dünyaya hükmedenlerle birlikte gökdelenlerin üst katlarında görmeleri, sokaktan hükümete yükselmiş bir hareketin ulaştığı seviyeyi ısrarla, küstahça küçümsemeleri, beklenir bir hal.
Oysa bilim sandıkları iktisat, ideolojiden başka bir şey değil. Üzerine kurulduğu veriler hiç de nesnel falan değil. Dünyaya bakışın bir tarzı sadece. Serbest piyasa, yazılanın yüzde birinin sahnelendiği bir ısmarlama oyun, bir kandırmacadır. Birilerini açlık-yoksulluk tehdidi altında birileri için çalışmaya ve ötekilerin ayrıcalıklarını kabul etmeye zorlayan şey, piyasa miyasa değil, bildiğin kaba kuvvet olmuştur; halen de büyük ölçüde böyledir. İktisat denen şeyin buna vereceği herhangi bir cevap olmadığı gibi, varlığı bu hakikatin yok sayılmasına bağlıdır.
Şimdi Yunan borsası "çakılmış". Birileri, "ee, olacağı belliydi" havasında kafa sallıyor, parmak sallıyor. Memnuniyetleri belli. İstemedikleri gelişmeler olduğunda çakılan, sarsılan, tepki gösteren, ağlaşan, küsen, kaçan, iktidar deviren, ülke batıran meşhur "piyasalar"ı tanıyoruz elbet. Aklına hayranlığını bu alçakların hareketleriyle meşrulaştırmaya çalışan, sözde bilimci özde hizmetkâr güruhun hali, evsizlerin, yoksulların halinden çok daha acınasıdır.
Aman ha! Sakın insanlar dönüp sola bakmasın; içinde sol, sosyalizm geçen hiçbir güç dünyadaki hiçbir şeye yön vermesin! Sosyal adalet diye bir derdi olmayan liberalin özgürlükçülüğü şüphesiz kömür çuvallarının, makarna paketlerinin arasında un ufak olup gidecektir.
Söylediği onca laf topu topu "bu düzen değişmez"e varıyorsa, başkalarının umutlarını, alternatif arayışlarını ezmeye bozmaya çalışacağı, ukalalık edeceği yerde insanın kendinden utanması gerekmez mi?