"Koluna avukat cübbesi almış teröristler, avukatlara mahsus girişten ve kimlik kartlarını okutarak değil, özel güvenliğin güvenlik şeridini kaldırıp 'yandan buyrun' demesiyle geçmişler. Bu da kare kare izlediğimizde sabit oldu, sizler de göreceksiniz."Baskından sonra avukatlara yapılan, zulüm mertebesindeki muamele ve buna eşlik eden karalama-lekeleme kampanyası, bu açıklamadan sonra bütünüyle anlamsız, mesnetsiz kalıyor. Ama şüphesiz Feyzioğlu'nun açıklaması doğruysa doğacak asıl önemli sonuç bu değil.
Şu sorular:
• Özel güvenlik, önceden tanıması ihtimali bulunmayan, karşısında ilk defa gördüğü iki "avukat"a niye güvenlik şeridini kaldırıp "yandan buyurun" dedi?
• Bu, o an için sıkışıklıktan vs. doğmuş bir tesadüf müdür?
• O şeridi kaldıran özel güvenlikçi belli midir. Kimdir/kimlerdir?
[ EK / 23:40 / Yukarıdaki yazıyı okuyan bazı Twitter kullanıcılarından açıklamalar geldi. Biri, Çağlayan Adliyesi girişindeki prosedürü şöyle tarif ediyor:
Avukatın, yanında çanta yoksa, şerit kaldırılıyor ve cihazsız geçebiliyor. Çanta varsa x-ray’dan geçmesi isteniyor. Avukat kabul etmez ise çipli kimlik okutularak geçiliyor.Bir başka mesaj şöyle:
Görüntüyü görmedim ama sıradan bir uygulama bu. Kimlik kartı gösterip okutturmadan da geçiliyor. Kendiliğinden oluşan bir rutin. TBB başkanı bilmiyor olabilir İtanbul'u. Çağlayan ve Kartal adiyeleri bile farklı, güvenlik geçişlerinde.Bu açıklamalara göre, Feyzioğlu'nun vurguladığı, benim de önemli olabileceğini ileri sürdüğüm ayrıntı özel önem taşımıyor olabilir. ]
DHKP-C adına yapılan baskın ve rehine savcı Mehmet Selim Kiraz ile iki eylemcinin öldürülmesine yolaçan "başarılı" polis operasyonu, umalım ki, geçmiş benzer eylemler gibi karanlıkta kalmasın, neyin nasıl olduğu ortaya çıksın, olayın iç dinamiği, mekanizması, koşulları doğru dürüst anlaşılsın.