Özgür Gündem gazetesinin binası, gazete hakkında kapatılma kararının verildiği 16 Ağustos günü polisçe basıldı. Baskında, gazete çalışanları ve oradan yayın yapmaya çalışan İMC TV elemanları yaka paça gözaltına alındı. 18 Ağustos günü savcılık ifadeleri alındıktan sonra neyse ki serbest bırakılan 22 meslektaşımız, devlet görevlisi gibi davranmayan, siyasî güdülerle, hınçla üzerlerine çullanan devlet görevlilerinin hışmına maruz kaldı.
İMC muhabiri Gülfem Karataş, binadan yayın yaparken itile kakıla gözaltına alınanlardan. İfadesinden bir bölüm sosyal medyada paylaşıldı. Ben de halihazırda özel olarak polisin, genel olarak devletin vaziyetine dair belge niteliği taşıdığı için buraya almayı münasip gördüm:
“Ülkücü bıyığına benzer bir bıyığı olan mavi tişörtlü, uzun boylu ve siyah saçlı bir polis, ’S.. seni burada a.. k.. çocuğu’ sözleriyle tecavüzle tehdit etti. Ardından kırmızı tişörtlü bir polis bana merdivenlerden indiğimiz sırada sırtıma zincirle vurduğu için yaralandım. Bu sırada gözlüğüm kırıldı. Ayrıca burada beni ters kelepçelediler. Yedi saat kelepçeyle bekletildim. Bu yüzden el bileklerim hâlâ yaralı vaziyettedir. Polis aracına bindirildiğimde yine yüzüme vurularak darbedildim. Bunların hepsini doktor raporunda bulabilirsiniz. Bize ‘vatan haini, Ermeni dölü, Yahudi dölü’ gibi sözler söylendi. Üç hilal bilekliği olan bir polis bunu bize göstererek, ‘Bunun anlamını biliyor musunuz, or..lar, kahpeler’ diyerek hakaret etti.”
Bunları okuyunca aklımdan çok şey geçti. Hepsinin özeti, yukarıdaki başlık.