El-Kaide lideri Eymen el-Zevahiri, Iraklı Sünnileri, "daha önce yaptıkları gibi, neo-Safevi ve Haçlı işgalcileri (İran+ABD) topraklarından atmak üzere uzun soluklu gerilla savaşı"na hazırlanmaya, bu amaçla kendilerini "yeniden örgütlemeye" çağırdı.
El-Kaide'nin medya birimi Es Sahab, Zevahiri'nin "Muzaffer Bir Ümmet İçin Kısa Mesajlar"ının "Irak'ta Allah'tan Korkun" başlıklı üçüncü bölümünü yayımladı.
Dört dakikayı biraz aşan mesajında Zevahiri, toprak kaybetmekte, zayıflamakta olduğuna işaret ettiği "İslâm Devleti" örgütünü eleştirdi, bu örgütün yöntemlerinin Müslüman halkı davadan uzaklaştırdığını, düşmanlara avantaj sağladığını belirtti. El-Kaide lideri, "aşırılığa" ve tekfirciliğe düşmekle eleştirdiği Iraklı cihatçıların, kendilerini Müslüman ahaliden uzak düşüren pratiklerini sorgulamaları gerektiğini vurguladı. Zevahiri'nin Iraklı cihatçılara bir eleştirisi de, yasak olduğu halde Müslüman kanı dökmeleri. Zevahiri, bunun ancak ABD ile işbirlikçilerine yaradığını söyledi.
Zevahiri, "İslâm'ın kahramanları kardeşlerimizi, Levant'taki (Suriye) mücahitleri", Irak'taki "kardeşlerine yeniden örgütlenme konusunda yardım etmeye" de çağırdı. Bu kısım özellikle önemli, çünkü Irak İslâm Devleti ile El-Nusra arasındaki ayrılık sırasında El-Kaide merkezi adına Zevahiri, Bağdadi'nin Irak ve Şam (Levant) İslâm Devleti haline getirmeye çalıştığı Irak örgütünün Irak'a dönüp bu ülke sınırları içinde faaliyet göstermesini, El-Nusra'nın da Suriye'de mücadele vermesini istemişti. Şimdiyse, "mücadelenin tek olduğunu" söylüyor, Levant'ı "Irak'ın uzantısı", Irak'ı da "Levant'ın derinliği" diye niteliyor.
Bu, Irak ve Suriye'deki, hattâ daha geniş bir alandaki cihatçı ortamını, ilişkileri, örgütlenme ve mücadele çerçevesini epeyce değiştirebilecek bir yaklaşım. El-Kaide adına bir politika değişikliği. Etkileri çok yönlü olabilir.
The Long War Journal'de Thomas Joscelyn, Zevahiri'nin, Irak'taki cihatçılara Suriye'de El-Nusra'nın izlediği politikayı izlemelerini önerdiğine işaret etti. Yani muhalefetin başka unsurlarıyla iyi geçinmelerini, ittifak yapmalarını. İD gibi, kendinden başka herkesi kâfir ilan edip tepelerine binmemelerini.
El-Nusra, biliyorsunuzdur, güya El-Kaide ile bağını kopartıp bağımsız oldu. Güya dememin sebebi, bunun danışıklı dövüşüklü bir karar ve tavır oluşu, bu ayrılma ve "bağımsızlık ilanı" sürecinin, Zevahiri'nin özel olarak bu iş için görevlendirdiği Ebu Hayri el-Masri'nin gözetiminde cereyan etmiş oluşu. El-Nusra Cephesi'nin, "dışarıdan emir almayan" Şam'ın (Levant) Fethi Cephesi ismini aldığı bu süreç de aslında Zevahiri'nin izlenmesini istediği, yerel muhalefetle bütünleşmeyi öngören, kapsayıcı mücadele stratejisinin bir adım daha ilerlemiş hali. Irak'ta da böyle davranılmasını istiyor.
"Ümmete mesaj"ında Zevahiri, düşman tanımı da yapıyor, ABD ile İran'ın bir "uyum" tutturduğunu, Irak'ta Sünnileri "katleden ve onlara işkence edenler"in, "Haçlılar-İran-Aleviler koalisyonu" olduğunu ileri sürüyor.