"Çözüm süreci", bugün Resmî Gazete'de yayımlanan bakanlar kurulu kararıyla yasal dayanağa kavuştu. Bu dayanak, tam bizim devlete yaraşır şekilde, istendiği şekilde uzatılıp kısaltılabilecek parçalardan oluşuyor.
Allah bizi sevmediği, tarih bize lanet ettiği veya sadece şanssız ya da akılsız olduğumuz için, aslında pekâlâ sevinilebilecek bir gelişmeyi bin türlü tereddüt ve endişe içerisinde karşılamak durumundayız. Çözüm sürecini yasal dayanağa kavuşturan, Kobanê'de katliama izin verip vermeyeceği, İD'e yardım edip etmediği derin şüpheler eşliğinde tartışılan bir hükümet olmasa, herhalde hepimizin içi daha rahat olabilirdi.
Yine de, bu toz dumanı olabildiğince aralayıp, devletin resmî gazetesinde yayımlanan, "Terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine dair kanun kapsamında yürütülecek çalışmalara ilişkin esaslar"a göz atmalıyız. Zira buradaki bazı ifadeler yakın geleceğimiz için çok önemli olabilir.
İlkin, "Çalışma Alanları" başlıklı 3. madde altındaki "g" şıkkına dikkat çekmek istiyorum: "Sorunun parçası olan aktörlerle temas, diyalog ve benzeri çalışmalar." Bu, devletin her düzeydeki yetkililerinin, meselâ askeriye ve istihbarattan uzmanları eşliğinde bakanların doğrudan PKK'yi temsilen masaya oturacak kişiler ve heyetlerle görüşebilmesi anlamına gelir. Yani gelebilir. İstenirse! Ve böyle bir toplantı, MİT elemanlarının PKK'lilerle kuytuda buluşmasından çok farklı statüye, etkiye, sonuçlara sahip olur. Bu ifade aynı şekilde, "sorunun parçası olan baş aktör" Abdullah Öcalan'a da yasal dayanağı olan bir muhataplık statüsü kazandırabilir.
İkinci olarak, başka düzeylerde de "muhatap" sorununu yumuşak bir şekilde halletmeyi sağlayacak olan şu paragrafa ("İşleyiş" başlıklı 6. madde altında) işaret etmek isterim: "Eylem planlarının hazırlanması ve uygulanmasında Komisyonlar, gerek görülmesi halinde yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve meslek kuruluşlarıyla işbirliği yapabilir." Uzun izahata gerek yok sanırım, meram anlaşılıyor. Belki şu eklenmeli: Sözü edilen komisyonlar, çeşitli alanlarda, müsteşar yardımcısı düzeyinde devlet görevlilerinin başkanlığında kurulacak resmî heyetler. HDP'li belediyelerin sürecin ileriki aşamalarında ilginç konumlar kazanabileceğini öngörebiliriz.
Türkiye'de yaşadığımız için, bu metin ağır bir kartona yazılıp kafamıza mı indirilecek yoksa sahiden çözüme giden yolda bir aşama işlevi mi görecek, emin olamayız şüphesiz. Ama Resmî Gazete'ye basılanın gerçek hayatta bir karşılığı olacaksa, bunu çok önemli bir adım saymak gerektiği aşikâr.