24 Ekim 2014 Cuma

Kobanê'ye ilişkin yeni kirli planlar


[ İZAHAT - Bu yazıyı 24 Ekim gecesi saat 03:00 civarında yayımladım, akşamüstü geçici olarak kaldırdım. Şimdi gerekli notlar ve düzeltmelerle tekrar koyuyorum. Bu operasyona sebep, Twitter'da gazeteci Fehim Taştekin'in mesajlarını görmem oldu. Bölgede olup biteni iyi bilen ve izleyen Taştekin'in verdiği kısacık bilgiler ve gün içerisinde duyduğumuz çeşitli açıklamalar ışığında yaptığım değişiklik ve düzeltmeleri metnin arasına yerleştirdim. Bu değişiklikleri iyi ki yapmışım, çünkü birbiri ardına eklenen haber ve ayrıntılar olayı pek bir acayipleştirdi. ]

23 Ekim Perşembe günü, Özgür Suriye Ordusu'nun Kobanê'ye 1300 kişilik bir kuvvet göndereceği haberleri duyuldu. Bir süre, YPG veya PYD'nin bu konuda tavır belirtip belirtmeyeceği beklendi. Resmî açıklama yapılmadı. Gün içinde, Kobanê'deki YPG komutanlarından Meryem Kobanê ile Meysa Ebdo'nun gayriresmî beyanlarını öğrendik.

ANF muhabiri Sedat Sur'un (Twitter FF> @SedatSur3) aktardığına göre, Meryem Kobanê, "ÖSO bize yardım edecekse Til Ebyad'da İD ile savaşsın," demişti. Ebdo da, ÖSO'nun kuvvet gönderme kararını "kendilerine danışmadan" aldığına dikkat çekmiş, ÖSO'nun "Kobanê dışındaki İD mevzilerini vurmasını" önermişti. Ebdo, ÖSO ile ancak Kobanê için kurulmuş bulunan Burkan El Fırat ittifakına katılırlarsa işbirliği yapacaklarını söylemiş, "Ama aksi olmaz," demişti.

[ EK - ÖSO konusunda hepimizin kafası karışık. Bu karışıklığa yolaçan, "Özgür Suriye Ordusu"nun, ordu kavramının çağrıştırdığı merkezî yapı ve komutadan yoksun, bileşimi sürekli değişen, kesin tanımlanamayan bir yapı oluşu. ÖSO bünyesindeki birçok grup şu anda İD'e katılmış durumda. Başka bazı gruplar, Fırat Volkanı grubu bünyesinde YPG ile birlikte İD'e karşı savaşıyor. ÖSO'nun bazı unsurlarının İD veya El Nusra Cephesi'nden ne farkı var, anlamak kolay değil. ]

Ancak YPG komutanının "olmaz" dediği, tam da Al Jazeera'nın "ÖSO komutanlarından" diye sunduğu Abdulcabbar Akidi'nin olmasını istediği şey. Al Jazeera'nin Kobanê konulu Canlı Blog'undan öğrendiğimize göre, Akidi, Kobanê'ye 1300 kişilik silahlı güç gönderme konusunda şöyle konuştu: "Bu bizim görevimiz. Kobanê, Halep'e bağlı ve Suriye'nin bütünlüğünü korumak adına bunu yapıyoruz. Allah'tan zafer umuyoruz. Biz sadece YPG için değil, oradaki sivillere ve ordumuza bağlı güçlere de destek vermek için gönderiyoruz bu gücü. Bu kararı vicdani olarak kendiliğimizden aldık."

[ EK - Fehim Taştekin, Akidi'nin artık ÖSO'nun komutanlarından olmadığını, ÖSO adına konuşmaya yetkisinin bulunmadığını belirtiyor ki, bu bir "tezgahın" varlığının ilk kanıtı. Taştekin ayrıca, şu anda Kürtlere yardımdan sözeden bu şahsın vaktiyle sarf ettiği "PKK'nin kökünü kurutacağız!" sözünü hatırlattı: "ÖSO Komutanı: PKK'nın kökünü kurutacağız". ]

Görüldüğü üzre, bu sözler arasında Kürt siyasetçilerini telaşlandırabilecek yeterince unsur var. Akidi, açıkça, "Kobanê Halep'e bağlıdır, Suriye'nin parçasıdır"ı vurguluyor ve Kobanê'de muhtemel bir YPG zaferinin neredeyse kaçınılmaz hale getireceği Rojava özerkliğini kolay kolay kabul etmeyeceklerini belli ediyor. Bu sözlerin arkasına eklediği cümleyse, meseleyi berraklaştırıyor: "Erbil'den Peşmerge güçleri gönderilirken bizim bu şekilde elimiz kolumuz bağlı beklememiz mâkûl olmaz."

Öyle anlaşılıyor ki, ÖSO içindeki birtakım gruplarla giriştikleri ittifak, Rojava Kürtlerini tam anlamıyla rahatlatmayacak. Esad karşıtı cephenin Sünni-Arap unsurları, her türlü muhalefetin kendi otoriteleri altında kalması konusunda hassaslar. Böylece, İD'den kurtarıldığında Kobanê'ye hakim olmak için, bir tarafında YPG ile Peşmerge'nin, öbür tarafında ÖSO unsurlarının yeralacağı yeni bir mücadele başlayacak. YPG'nin şu anda birlikte savaştığı Fırat Volkanı'ndaki ÖSO unsurlarıyla ilişkisinin ne kadar kalıcı ve güvenilir olduğu da herhalde bu aşamada ortaya çıkacak.

[ EK - Yine Fehim Taştekin'e göre, ÖSO bu "1300 savaşçı gönderme" faslıyla alâkası olmadığını açıkladı. Bu, birilerinin, Kürt topraklarına ÖSO'ya rağmen ÖSO'cu gönderme tezgahı içinde bulunduğuna bir başka kanıt. ]

"Kobanê'ye ilave ÖSO kuvveti" planının arkasında ÖSO'nun "özgür iradesi" dışında birtakım güçlerin olup olmadığı zaten daha ilk andan tartışılmaya başlanmıştı. Al Jazeera'nın Akidi'den aktardığı sözlerin arasındaki "kararı özgür irademizle aldık" vurgusu bu şüpheyi davet etti. Bu soru ortaya atılır atılmaz akla ilk gelen perde gerisi aktörü, Ankara oldu. Başlarına çorap örülmeye çalışılan her durumda haklı olarak Ankara'yı suçlayan Kürtler hemen, kendileri için neredeyse kesinlik taşıyan bu ihtimale dikkat çektiler. Ankara'dan "bu meseleyle ilgimiz yok" yollu bir açıklama duyulmadığı gibi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, önce bir defa daha, Kobanê'de İD ile savaşanların "iki bin terörist" olduğunu iddia edip Kürt hakimiyetine ÖSO aracılığıyla set çekme planının arkasında AKP hükümetinin olabileceği şüphelerini güçlendirdi. Ardından, 1300 ÖSO'cunun gelmesini PYD'nin kabul ettiğini ileri sürdü ki, bunu PYD yalanlıyor.

Öyle anlaşılıyor ki, Suriye'nin kuzeyinde özerk Kürt bölgeleri oluşmasını/varolanların yaşamasını önlemek üzere yeni yeni tezgahlara girişilecek.

[ EK - REUTERS'İN HABERİ
Akidi ile Suruç'ta (yani Türkiye'de!) görüşen Reuters haber ajansı, ÖSO nezdindeki konumundan bir türlü emin olamadığımız bu şahsa atfen, Kobanê'ye 1350 savaşçının iki-üç gün içinde aktarılacağını bildirdi. Ancak sağolsun, araya sıkıştırdığı cümlelerle olan bitenin gerisindeki bir miktar anlamamızı sağlayan Akidi bu sefer de ilgi çekici bir söz etmiş, şöyle demişti: "Bu savaşçılar Kuzey Suriye kırsalından gelecek. Bunlar, Esad rejimiyle savaşın sürdüğü cephelerden çekilmeyecek. Bunlar yedekler." Bu ne tuhaf bir laftır!? ÖSO'nun bir tarafta bekleyen "yedek güçleri" varmış! Hem rejimle hem İD'le savaştığı iddia edilen bir kuvvetin bir kenarda böyle binlerce kişilik yedek kuvvetlerinin bulunması, bir içsavaşın koşulları ve mantığı içerisinde, pek tuhaf değil mi? Akidi'nın adı nerede geçse orada bir acayiplik var. ]

[ EK - PYD/YPG'den yeni açıklamalar. PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, ÖSO ile görüştüklerini, ancak aralarında 1300 savaşçının Kobanê'ye gelmesine dair herhangi bir anlaşma olmadığını söyledi. Müslim, ANF'den Ali Güler'e, "Türkiye devletinin kafa karıştırmak için ortaya attığı bir haber," dedi. YPG Sözcüsü Polat Can da, ÖSO'ya, İD'le savaşta yeni cephe açabilecekleri yerler önerdi. ]

[ EK - Ufuk Çalışkan'ın Diken'deki haberine göre, Akidi 4 Kasım 2013’te Özgür Suriye Ordusu Halep Askeri Devrim Konseyi’nden istifa etmiş. Akidi, istifa nedenlerini anlattığı konuşmasını Youtube’da yayınlamış. Yine bu habere göre, ÖSO Halep Devrimci Askeri Konsey Komutanı Tuğgeneral Zahir El Saket, Akidi'nin Askeri Konsey'le ilişkisinin olmadığını doğruladı. ]

[ EK - Ve bu da bir Anadolu Ajansı haberi: "PYD Erbil Temsilcisi Garip Hiso, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) birliklerini Kobani'de istemediklerine yönelik iddiaları yalanlayarak, 'ÖSO'nun gelişi PYD'nin bilgisi dahilindedir' dedi." AA'ya güvenmemek için her türlü sebebimiz var; yine de zikrediyorum. ]

[ EK - Al Jazeera Türk'ün geceyarısına birkaç dakika kala yayımladığı haber vardığımız kanıyı değiştirebilecek nitelikte. Bu habere göre, Salih Müslim, AJ Arapça kanalına şöyle dedi: "...evet onlarla (ÖSO) iletişim halindeyiz şu an. Fakat sayı söylendiği gibi bin 300 değil. Bununla ilgili görüşmelerimiz sürüyor." Bu haberde, haberin güvenilirlik dozunu artıran bir soru-cevap da var. Müslim'e "niye oyalama taktiği güdüyorsunuz?" diye soruluyor, o da gayet diplomatik bir cevap veriyor. Bir de, kafalarımızı yeniden karıştıracak ayrıntı. Görüşülen ÖSO komutanı olarak, mâlûm Abdülcabbar Akidi'nin adı geçiyor! ]

İzlemeyi burada kesiyorum. Çünkü gördüğünüz üzre, ortadaki çelişkiler başa çıkılacak gibi değil, çok özel bilgi kanalları olmadıkça doğru sonuçlara varmamız da mümkün değil.