Değerli okurlarım, Şebnem Korur Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin'in zalimlik oyununda kırılacak taş muamelesi yapılarak tutuklanmaları, kelepçelenmeleri, hapse tıkılmaları, sıradan bir "Türkiye olayı" değil. Hem çok boyutlu hem çok basit, yüz kızartıcı bir rezalet. Kelepçeli fotoğrafları gördüğüm andan beri aklımdan geçenler, kamuya açık yerde söylenecek, buralara yazılıp insanlara sunulacak şeyler değil. Özellikle İslâmcı-Müslüman kesimde, başkalarının her şeye rağmen mâkûl, vicdanlı insan muamelesi yaptığı birilerine öfkem çok büyük. Bunları dile getirmek istemiyorum.
Sadece, tutuklanan üç insan adına Şebnem'i konu ederek şu kadarını ifade edeyim: Biri çıkıp, Şebnem'in gerçekte niye tutuklandığını sorsa, Özgür Gündem'le dayanışma diyebiliriz, Cizre Raporu diyebiliriz, bugüne kadar devleti rahatsız etmiş koskoca insan hakları faaliyeti külliyatı diyebiliriz. Ama yeterince derine inmiş olmayız. Şebnem gibi insanlara duydukları kinin en derinde yatan, en köklü sebebi, hiçbir zaman bir Şebnem Korur Fincancı yetiştiremeyecek olmalarıdır. Bu haset, bu aşağılık kompleksi, yürütülen baskı politikalarını daha şirret, daha rezil kılıyor.
Daha fazlasını söylemek istemiyorum. Şu sayfada Şebnem'in, Hrant Dink Vakfı'ndan ödül aldığı geceden bir fotoğrafının -beraber tutuklandığı öbür iki değerli insan nâmına da- bulunmasını istiyorum. (Fotoğrafı çekeni birileri bildirse de buraya adını da koysam ne güzel olur.)