Suriyeli cihatçıların bugünlerdeki en önemli tartışma konularından biri şu: Türkiye desteğiyle DAİŞ'e ("İslâm Devleti" örgütü) karşı savaşmak caiz midir?
Ankara'nın Suriye içsavaşının başından beri işbirliği yaptığı, hattâ belki şöyle demek gerekir: içsavaşın körüklenmesi için desteğini esirgemediği, güçlü cihatçı örgütlerden Ahrar el-Şam, bu mevzuda bir fetva yayımladı. Fetvada, İslâmcı grupların önceliğinin, Suriye topraklarını DAİŞ egemenliğinden ve PKK gibi grupların hegemonyasından kurtarmak olduğu, bu amaçla Türkiye ile işbirliği yapılarak bunlara karşı savaşılabileceği belirtiliyor. Fetvanın yayımlanmasının sebebi, Ahrar'ın ilk defa "resmen" Fırat Kalkanı harekâtına katıldığını açıklaması.
Fetvacıların işi pek kolay değil. Zira Türkiye destekli ÖSO kuvvetlerinin yardımına gelen Amerikan askerlerinin konumunu İslâm hukukuna uydurmak büyük sorun. Fetva, işleri geciktirmemek için olsa gerek, Amerikan askerlerini şimdilik görmezden geliyor ve Türk Silahlı Kuvvetleri desteğiyle sürdürülen harekâta dinî hukuk açısından meşruiyet kazandırıyor.
Cihatçı âlemin ağır top teorisyenlerinden Ebu Muhammed el-Makdisi, Ahrar'ın fetvasına ilişkin görüş beyan etme ihtiyacı duydu. Cihatçıların İD'in elinden toprak kurtarmasını "kurtuluş" olarak nitelemesine rağmen, el-Makdisi, "İslâm Devleti"nin şeriat uygulamasını övdü. Ahrar'ın fetvasında önemli bir eksiklik vardı, el-Makdisi'ye göre: fetva, cihatçı grupların "kurtuluş"tan sonra şeriat düzenine geçmesi gereğinin üzerinde durmuyordu, oysa İD egemenliği altında insanlar şeriatı benimsemiş oluyorlardı!