2 Temmuz 2014 Çarşamba

Evde Yoklar

Bu yıl 1 Temmuz'u 2'sine bağlayan gece, Sivas'ta yakılarak öldürülen 35 kişiden biri olan Metin Altıok'un şiirlerini okumak istedim. Açtım açtım kapattım. Okuyamadım. Yakılan insanların biri gitti gözümün önünden, öbürü geldi. Sonunda Kumdan Kaleler grubunun yıllar önce Altıok'un bir şiirini bestelediğini hatırladım. Grubun basçısı Kerem Doğrar bu besteyi yapmış, şarkıyı da söylemişti. "Evde Yoklar"; buydu şiir-şarkı. Oturdum, onunla bir şey yaptım. Sivas'la doğrudan ilgili değil. Metin Altıok'un şahsında bütün kurbanları anabilirim diye düşündüm. Sivas katliamı, üstüne laf etmesi çok zor bir olay. En azından, ben bulamıyorum, ne denir.



Ne diyeceksiniz? Bazen içi boşalmış en beylik laf bir duruma en uygun ifade olabilir. Meselâ: kahrolsun faşistler! Sivas için bunu dediğinizde de öfkeniz yatışmaz. Zira bu kadar geniş bir faşistler koalisyonu herhalde hiçbir başka olayda görülmemiştir. Devlet yöneticileri hem katliam sırasında hem de ertesinde, “ertesi" derken, yıllar yıllar yıllar boyunca, orada yakılarak öldürülen insanların değil katillerin yanında olduklarını dışavuran sayısız davranış sergilediler. Katliamı açıkça savunanlar çıktı, yazıp çizdiler. Katliam sanıklarını savunan avukatlar daha sonra kamu görevleri üstlendiler, milletvekili oldular.

Sivas katliamı, üstelik, 1970'lerde peşpeşe gelen Alevi katliamları artık bitti, bir daha böyle bir şey olmaz sanılırken gerçekleşti. Yarattığı travma, sadece Alevileri değil, yüreğinde, ruhunda, biryerlerinde azıcık insanlık kırıntısı taşıyan herkesi sarstı. Bu sarsıntı hâlâ sürüyor.

Sivas'ın travmasının bir türlü atlatılamamasının en büyük sebebi, şüphesiz, doğrudan katliamı değilse de, katilleri ve onlara iştirak etmiş binlerce kişilik ahaliyi savunan, bağrına basan, böylece benzer insanlık facialarının tekrarlanmasına zemin hazırlayan çok sayıda insanın varlığı. Bunların hiç çekinmeden her yerde konuşması.

Bir de, katliamı derin devlet tertiplerine, daha ileri giden bir fantezi olarak, dış güçlerin marifetlerine bağlayanlar var. Utanmadan sıkılmadan, olayı Alman gizli servisinin düzenlediğini söyleyebilen AKP milletvekili Şamil Tayyar gibileri. Tayyar şüphesiz yalnız değil. İslâmcılarda, Sivas'ı bir derin devlet komplosu olarak açıklayıp o işe katılan binlerce kişiyi temize çıkarabileceklerine dair hem naif hem şeytanî bir fikir yer etti. Bu, katliam kadar korkunç bir günah aslında. Ama bizim memleketimizdeki çoğunluğun dini, günahlar tarafından aşındırılamıyor; insan yakınca da bozulmuyor, inkâr edince de.

İnsanların yakıldığı bir binada kebapçı açmayı içine sindirebilmiş bir toplumuz. O kebapçıya çoluğunu çocuğunu alıp yemeğe gidebilmiş bir toplumuz.