13 Temmuz 2014 Pazar

Ne hoş insanlarla paylaşıyoruz ortamı

Erol Olçok, AKP'nin kayda değer bütün kampanyalarını yürüten reklam ajansının kurucusu, Tayyip Erdoğan'ın, söylendiğine göre 19 senelik arkadaşı. Kendini "siyasal iletişim alanında dünyanın en büyük ajanslarından biri" diye tanıtan Arter hakikaten iyi yere tezgah açmış bir şirket, vesaire.

Hoşluklara haydi şuradan başlayalım, Olçok hakkında daha fazla bilgi isterseniz, Zaman gazetesinden "Organizasyonun yüz AKı: Erol Olçak" başlıklı yazıyı okuyun. "Olçok"u "Olçak" yazmış olmalarına takılacak değilsiniz herhalde. Zaman mı? Evet, Zaman. Nasıl yani? Iıı... çünküü... "şeyden" önce oluyor bunlar. 2004 yılında Zaman'da çıkmış bu yazıda, Olçok'un hünerleri, Başbakanın üç çocuğunun da düğünlerini ne kadar şahane düzenlediği falan ballandırılıyor. Geçmiş zaman işte... Ama nasıl da geçmiş zaman; AB MaBe varmış o günlerde... tam "öyle bir geçer zaman ki" olmuş:
Bunlar bu işi beceremez düşüncesiyle dudak bükülen, birçoğu uluslararası, pek çok organizasyonun altından ciddi bir falso vermeden kalkan Olçak, bu işlerden yüzünün akıyla çıkmasını Başbakan Erdoğan'ı çok iyi tanımasına bağlıyor...
...Olçak, uluslararası davetlilerin katıldığı organizasyonların, Türkiye'nin AB'ye girişinde önemli bir katkı sağlayacağına inanıyor. Özellikle son NATO Zirvesi başta olmak üzere yaptıkları işlerde, konsept, Türkiye'nin tanıtımı, sunumlar, verilen hediyeler ve güvenlik konusunda iyi bir iş çıkardıklarını belirten Olçak...
...Gerçekleştirilen özel organizasyonları bile adeta bir devlet başkanları zirvesine dönüştüren ... Olçak, en ufak bir fırsatın bile değerlendirilmesinin planlı olduğunu söyledi.
Konsept, Türkiye'nin tanıtımı, sunum, hediye falan dediniz mi, içim böyle bir tuhaf olur benim; neyse...

İşte bu Erol Olçok, haliyle, Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyasını da yürütüyor. Milliyet'ten Güliz Arslan, Olçok'a soruyor:
“Bu adil bir seçim değil, Erdoğan başbakanlığın avantajlarını kullanıyor, medya adaylara eşit yer vermiyor” eleştirileri için ne dersiniz?
Olçok'un cevabı:
Katılmıyorum. Yozgat’a mitinge gidiyor Tayyip Erdoğan. Bu mitinge gelebilecek olanlar Ak Partililer... Oysa Ekmeleddin Bey’in mitingine blokundaki beş partiden insan gelebilir. Ak Parti’nin İstanbul’da 40 örgütü var. Bütün bu partilerin 500... Asıl adaletsizlik bu.
Süper değil mi? Seçiyorlar bunları. Veya zamanla hepsine sirayet ediyor. Olçok aşısı olmak istiyorum!

Güliz Arslan soruyor:
Size seçim kazandıran isim diyorlar değil mi?
Olçok cevaplıyor:
Ben çok şanslı bir reklamcıyım çünkü çok başarılı bir liderle çalışıyorum. Bir seçimin başarısı tek başına bir ajansa ait değildir. Partinin kapasitesi, liderin performansı, toplumdaki karşılığı, liderin ekibinin yeterliliği sonucu etkiler. Ajans, Başbakan, Başbakan’ın danışmanları... Biz çok iyi bir takım olduk.
Yaa! İşte! Tek başına ajansa ait değil, bir seçimin başarısı. Parti, lider falan bunlar da sonucu etkiliyor. Maksat, takım olacaksın. Takım oldun mu, tamam. Dedim, bu aşıdan istiyorum.

(Güliz Arslan'ın, sadece Olçok'la değil, İhsanoğlu ve Demirtaş'ın kampanya yöneticileriyle de görüşmeleri şurada: "Seçim kampanyaları onlara emanet".)