Anadolu Ajansı, bir "resmî ajans" olmanın bütün icaplarını yerlere saçmıştı, şimdi üzerlerinde tepiniyor. Bütünüyle parti-devletinin içe yönelik propaganda aygıtının parçası haline gelen resmî ajans, bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası itibarına darbe üzerine darbe vuruyor. Eğer dünyada hâlâ AA'yı izleyen gazeteciler, yayın kuruluşları, dışişleri görevlileri, akademik çevreler şunlar bunlar kaldıysa, muhtemelen bizim adımıza büyük utanç duyuyorlardır.
Kürtlere karşı savaşta cephe yayıncılığı yapan AA'nın son marifeti, Cizre'de İMC televizyonunun kameramanı Refik Tekin'in de vurulduğu olayda ortaya çıktı. AA, Refik Tekin için "kameraman olduğu öne sürülen" ifadesini kullandı.
Tekin'in de aralarında bulunduğu bir grup insan, sokaktan yaralıları ve daha önce -Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin tedbir kararına rağmen- hastaneye götürülemediği için can veren Serhat Altun'un cenazesini almaya gidiyordu ve bu sırada tarandılar. Grupta HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Cizre Belediye eşbaşkanları ve İMC televizyonu muhabiri Saadet Yıldız da vardı. Refik Tekin bacağından vuruldu.
AA, taranan ve yaralananları "teröristler" diye sundu. Milliyet, Hürriyet ve Star'ın internet siteleri, Show TV AA'ya uydular. Yani Türk medyası davranması gerektiği gibi davrandı.
İMC televizyonu, kameramanı hakkında açıklama yapmak zorunda kaldı:
"Tekin, ödüllü bir gazeteci, başarılı bir kameraman ve tecrübeli bir fotoğrafçıdır. Haber alma hakkı için canı pahasına haber peşinde bir basın emekçisidir. Türkiye, bölgede yaşananları onun kamerasıyla kaydettiği görüntülerle izledi. Tekin ayrıca 'Canlı yayında IŞİD’in sınır ihlali' görüntüleriyle Metin Göktepe Gazetecilik Ödülü’nü kazandı. Çektiği fotoğraflar pek çok ulusal ve uluslararası dergide yayınlandı, yurt içi ve yurt dışında karma sergilere katıldı.”
Refik Tekin, sadece polis tarafından vurulup "terörist" diye damgalanmakla kalmadı. Hastaneye taşınırken bir ara yerde sürüklendi, kurşunlanan bacağını tekmelediler, bir büyük şehir hastanesine götürülmesini "hakkında gözaltı kararı var" diye engellediler.
Medyamız yavşak bir hizmetkâr gibi davranmayı seçmiş olabilir. Bunun zararı elbette büyük. Yalnız, daha önce de izah etmeye çalışmıştım, AA'nın durumu farklıdır. Basının kalitesi ve hattâ rejimin niteliği konusunda net ölçüttür. Yani AA bu işgüzarlıkları yaparken sadece kendisini rezil etmekle kalmıyor.
Bildiğimiz, Refik Tekin'in canı pahasına işini yapmaya çalışan saygıdeğer bir basın emekçisi olduğudur.