"İslâm Devleti" örgütü (DAİŞ-IŞİD), Türk Silahlı Kuvvetleri desteğindeki Suriyeli silahlı grupların denetiminde bulunan Azez'de bombalı araç saldırısı yaptı; ölü sayısını kimi haberler on beş, kimileri otuz gösteriyor, "düzinelerce" de yaralı var. Saldırı mahalli, "Azez'in kuzeyindeki Nedim benzin istasyonu yakınları" diye tarif ediliyor. Yani Türkiye toprakları ile Azez arasında bir yerde. Burada ÖSO'cuların kontrol noktası varmış. DHA'nın haberine göre, saldırı ABD askerlerinin aracı geçerken yapılmış ve ölenler arasında ABD askerleri de var.
Yine aynı meşum soruyla karşı karşıyayız. Daha önce İD'in Atme'de gerçekleştirdiği iki saldırıda da bu soru ortada bütün haşmetiyle duruyordu ve cevapsız kalmıştı. Saldırıyı yapan İD militanları gayet sıkı denetim altındaki topraklardan geçerek buralara nasıl geliyorlar? Yoksa zaten bir şekilde oradalar mı? Lütfen bakınız: Atme'de ikinci saldırı - İD neden bu kadar becerikli? (Burada ilgili başka yazılarıma da linkler var.)
Öncüpınar-Bab el-Selam sınır kapısının Azez'e uzaklığı 4-5 km. İD'in elindeki en yakın toprak parçasının Azez'e uzaklığı yaklaşık 13 km. Bir tarafta Türk ordusunun denetimindeki sınır kapısı, hemen yanda Kürtlerin Efrin kantonu ve tetikteki YPG. Saldırının yapıldığı yerde zaten TSK destekli ÖSO'cular kol geziyor. Israrla soruyoruz: Nasıl oluyor da oluyor? Kimse cevap vermiyor, oralı olmuyor, bu da akla gelen pis ihtimalleri güçlendiriyor.
Bu patlamalar, katliamlar, sınırın ötesinde olsa da artık Türkiye'deki hayatın parçaları. Bu saldırıdan sonra da yaralılar Kilis Devlet Hastanesi’ne getirildi, meselâ. DHA'nın Kilis kaynaklı haberinde, "Sınır hattındaki güvenlik önlemleri artırıldı," deniyor. Niye acaba? Ve: şimdi artırıldı ise patlama öncesinde nasılmış?
Suriye'deki harekâta ilişkin gelişmelerin "aldık, ezdik, geçtik, bitirdik" tantanalarıyla aktarılmasının ne kadar yanlış ve ayıp olduğu bininci defa ortaya çıktı. İD'in birtakım topraklardan çekilip buraları TSK+ÖSO'culara bırakması, oraların alındığı, "temizlendiği", bir daha kimsenin oralara bulaşmayacağı anlamına gelmiyor. İD'çiler mütemadiyen biryerlerden çıkıp bu tarz katliamlar yapabiliyorlar. Belli ki bunlara önceden hazırlanmışlar, "Fırat Kalkanı" bunları önlemek üzere geliştirilmiş etkili tedbirler içeriyor mu, görülüyor ki pek şüpheli.