22 Mart 2014 Cumartesi
Ne büyüklükte bir turp bizi keser?
Hem ahlâkî temel hem muhakeme kabiliyeti hem de demokrasi kültürü zayıfsa tehlike büyüyor. Hurafe ile menkıbe, dalavera ile manipülasyon yarı final oynuyorlar, kazanan finale çıkacak. Yöneticilerin yolsuzluğu, yalanı dolanı, kendini onların önüne atan hizmetkârlarının düzenbazlığı, utanmaz sıkılmazlığı, hepimizin maneviyatını bozdu. Muhalefet cephesi, büyük çoğunluğuyla, 25 Mart'ı bekliyor. "Turbun büyüğü" heybeden çıkacakmış! Diyelim çıktı. Demokrasi, özgürlük, insan hakları adına atılmış minnacık bir adım bile sayılmaz ki bu. Hem böyle böyle, şu ana kadar ortaya saçılanlar sıradanlaşıyor. Doğru mu bilmiyoruz elbette, ama düşünün, tarifeli yolcu uçağıyla terörün inlettiği bir Afrika ülkesine silah taşındığı iddiası "arada" kaynayıp gidebildi. Herkesi yerinden fırlatması gereken muazzam skandallar âdetâ takvim arkalarındaki "günün fıkrası"na döndü. 25 Mart'ta, Türkiye toplumunun zihniyetini, değerlerini, zekâsını, ahlâkını altüst edecek bir "tape" mi çıkacak? Ne olacak bu meselâ? Şu ana kadar öğrendiklerimiz neye yetmiyor da bu neye yetecek? Daha yakın zamanda ölüler, yaralılar vermiş bir özgürlükçü muhalefet hareketi kaderini ne idüğü belirsiz bir sebzeye bağlamaz. Tıpkı takma isimli çakma ajanlara bağlayamayacağı gibi. Şu anda hüküm süren, kötü ve tehlikeli bir haleti ruhiye. Zihnimize, kararımıza, hayatımıza sahip çıkalım.