3 Haziran günü öğle saatlerinde, Şırnak'ta, Cudi Dağı eteklerindeki Toptepe (Avka Masiya) köyünde bulunan 1 nolu kömür ocağında göçük meydana geldi. Yerin 100 metre altındaki göçük yüzünden maden işçisi İbrahim Sağnak hayatını kaybetti. 30 yaşındaki işçinin cansız bedeni, kazadan iki buçuk saat sonra, arkadaşları tarafından battaniyeye sarılıp, aşağı inmek-çıkmak için asansör yerine kullanılan bidona konarak yeryüzüne çıkarıldı. Göçük sırasında aşağıda bulunan yedi işçi, önemsiz yaralarla kurtuldular. Kaza yerine gelen Şırnak valisi, sanki başkasının sorumluluğundaymış gibi, ocağın kaçak çalıştırıldığından yakındı, ceza verdiklerini, buna rağmen kaçak çalışmanın sürdüğünü söyledi. Önleyememişler yani.
Şırnak'taki kaza, ister istemez, 301 madencinin can verdiği Soma kazasının gölgesinde kaldı. Bunu telafi etmek için, sosyal medyada yoğun bir seferberlik başladı. Şırnak'taki kazayı hatırlatan tweet'ler, mesajlar birbirini izliyordu.
Ancak, haber "yolda" değişmiş, bir işçinin ölümünün yanısıra, yedi işçinin de göçük altında, kurtarılmayı beklediği yahut işçi ailelerinin ocak civarında toplaşmış, yakınlarının cansız bedenlerinin çıkarılmasını beklediği gibi gerçek dışı unsurlar kazanmıştı. Şahsen, güvenilir bilgi aldıktan sonra, üç gün boyunca sayısını hatırlamadığım kadar tweet atıp, tanıdığım herkesi uyarıp, kazanın 3 Haziran'da meydana geldiğini, bundan başka kaza olmadığını, bir işçinin öldüğünü, göçük altında kimsenin bulunmadığını anlatıp haberi düzeltmeye çalıştım. Ama şu anda ben bu satırları yazarken, hâlâ "Şırnak'ta göçük altındaki insanları unutmayalım" mesajları yayılıyor. Ne diyeyim, umursamazlık olacağına, aşırı duyarlılık ve telaş olsun, daha iyi. Yalnız, yanlış bilgiyle hak mücadelesi kazanılmıyor; yanlış bilgi her zaman sonuçta kötülerin işine yarar.
Bu arada, işçilerin asansör yerine bidona oturtulup, bir insanın anca sığabileceği bir delikten halatla aşağı indirilmesi-çıkarılması doğru dürüst infial yarattı bile sayılmaz. Türkiye'nin birçok yerinde insanların ekmeğini kazanmak için güne bu korkunç yolculukla başladıklarından pek kimsenin haberi yokmuş, onu anladık. Bunun ötesinde, sanırım manzara o kadar gerçekdışı, hattâ gerçeküstü ki, insanlar tam algılayamıyor vahşeti.
Bu kadar acımasız, insanlık dışı bir düzen varlığını nasıl sürdürebiliyor? Üstelik insanların çoğunluğunu mağdur ediyorken? İşte böyle. Gerçekliği o kadar korkunç ki, algılayamıyoruz. Kötülük o kadar yaygın ki, baş edebileceğimize ihtimal vermiyoruz. Hepsinden önemlisi, bu kare zihnimizde bir anlık yer ediniyor, sonra kayboluveriyor. Elbette zaman zaman aklımıza düşüyor başkalarının felaketi. Ama çok işimiz oluyor, vaktimiz olmuyor, kendi dertlerimiz başımızdan aşkın oluyor. Uzatmayayım. Şırnak'ta maden işçileri, üstelik kaçak çalıştırılan bir ocağa, yani işyerlerine, bidonla veya halatla, daracık bir delikten inip çıkıyorlar.