Bursa Nilüfer Belediyesi hayırlı bir iş yapmış, belediyeye ait Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde bir "Direniş Sergisi" açılmış. Konu, Gezi isyanı. Sergi Kemal Aslan’ın fotoğraflarından, Ayşegül Özmen'in tasarımlarından oluşuyor; küratörü Attila Durak. 30 Mayıs'ta açılmış, 30 Temmuz'a kadar açık kalacak. 13'ünde Nilüfer'de, Üç Fidan Parkı'nda 16 Ton filmimin gösterimi, ardından da söyleşi vardı, 14'ündeyse, Romanya, Almanya, Ukrayna ve Brezilya'dan konukların da katıldığı bir panel yapıldı. Bu vesilelerle oradaydım, gitmişken sergiyi de gezdik. Kısaca belirteyim: Çok güçlü bir sergi olmuş. Meramı gayet güzel anlatıyor, yaşamayana Gezi isyanının ne menem bir şey olduğunu açıklayabiliyor. Eğlencesiyle, şiddetiyle, acısıyla.
Serginin girişinde, bir TV ekranında penguen belgeseli dönüyordu. Gördüm, sanki dünyanın en normal şeyini görmüş gibi "ha!" deyip yürüdüm. Sonra dank etti: çok saçmaydı! Yaşadığımız hayat bu kadar saçmaydı işte. İddia ediyorum: Türkiye'nin bu koşullarında -ki ne zaman çok daha farklıydı, şahsen bulamadım şimdi- sanata dair her türlü kavram, bizzat sanat kavramı yeniden tanımlanmalı, ters yüz edilmeli, başaşağı çevrilip içindeki birşeyler dökülmeli, içine başka birşeyler tıkıştırılmalı...
Birisine gayet sıradan bir şey anlatır gibi anlatmaya koyulsam: İşte, yüz binlerce insan sokağa dökülmüştü, sabahtan gecenin bir vaktine kadar üstlerine gaz fişekleri yağdı, tazyikli sular sıkıldı, dünyanın belli başlı şehirlerinden birinin en merkezî meydanı savaş alanına dönmüştü, o sırada dünyanın en meşhur haber televizyonunun Türkiye'deki şubesi penguenleri gösteriyordu... En ufak bir hayret belirtisi göstermiyorsunuz, "biliyoruz, ne var!" diye omuz silkiyorsunuz muhtemelen. Tıpkı benim o serginin girişindeki penguenlere kapı kolu, pencere pervazı, çöp sepeti muamelesi yapmam gibi. Halbuki şu anda dünyanın en absürd olaylarından birinden sözediyoruz. Kimin aklına penguenler gelir öyle bir durumda? Ama geldi işte. Ve penguenler, yaz sıcağında milyonlarca insanı ayağa kaldıran bir hadisenin doğal unsuru oluverdiler. Penguenleri serginin girişine sanat koydu, ama "onu oraya koyun" diyen hayattı. Hiçbir sergideki hiçbir penguen görüntüsü, Gezi isyanı patladığında CNN Türk ekranında gösterilen kadar sanatsal olamaz. Hayat bazen sanatı köşeye sıkıştırıyor, ona kıpırdayacak yer bırakmıyor.
Bazen de hayattan öyle şeyler eksilmiş oluyor ki, sanat ne yapsa bu eksiği gideremiyor. Devlet, Gezi isyanını, şenlikli gürültüsüyle hatırlanacak, hatırlandıkça keyiflenilecek bir yaşantı olmaktan kolayca çıkardı. En iyi bildiği şeyi yaparak çıkardı. İnsan öldürerek. Gencecik çocukların hepimizi yaşıyor olmaktan utandıran anıları kaldı havada asılı. Direniş Sergisi, kaybın hüznünü atlamadan, hem güçlü hem kapsayıcı karelerle isyanın coşkusunu, camekânlarda sergilenen gaz fişekleri ve baretlerle olan bitenin absürdlüğünü layıkıyla yansıtıyor bence. Kolayca sapılabilecek hamaset yollarından medet umulmamış, isyan çiğleştirilmemiş, yaşanan yontulup bundan haşmetli bir siyasî heykel çıkarılmaya çalışılmamış. Emeği geçen herkesin eline sağlık.