Azıcık hayalgücü kullanma becerisi ve kurguya meyli olan uluslararası ilişkilercileri kendinden geçirebilecek iki olayımız var. Kırk taraftan yaklaşılıp elli yerinden deşilebilecek, zengin, derin düşüncelere kapı açabilecek olaylar.
İlki, ikisi kadın üç kişilik PYD heyetinin Fransa Cumhurbaşkanı tarafından Élysée Sarayı'nda ağırlanması. PYD Fransa Temsilcisi Xalid İsa'nın da yeraldığı heyette doğal olarak esas ilgi, PYD Eşbaşkanı Asya Abdullah ile YPJ Komutanı Nesrîn Abdullah üzerinde toplandı. Bu ziyaretin kapsayıcı bir tanımını yapmaya çalışsak, bu tanımın neleri içermesi gerekir:
• Heyet, çok cepheli iki içsavaş ve bir büyük ve örtülü bölgesel savaşın içiçe sürdüğü bir coğrafyadan geliyor,
• Heyet, bölgedeki devletsiz tek halkın kısmî temsilcisi,
• Heyet fiilen, hâlâ kimi devletlerin terör örgütü listesindeki bir örgütü temsil ediyor,
• Aynı zamanda, IŞİD saldırısıyla ortadan kalkmaktan son anda kendini kurtaran bir yöresel yönetimi temsil ediyor,
• Heyetin temsil ettiği halkın büyük bölümünün yaşadığı ülke (Türkiye), bu yönetimi ortadan kaldıracak sürece destek vermiş,
• Heyeti ağırlayanlar, bu heyetin temsil ettiği türden oluşumları daha önce defalarca yok etmiş, onlarla savaşmış bir emperyalist devletin temsilcileri,
• Heyetin esas elemanlarının iki kadın oluşu, coğrafyaya, tarihe, bölgedeki her şeye ters.
Biri siyasî önder, öteki gerilla komutanı iki kadının bir Avrupa devletince cumhurbaşkanlığı düzeyinde resmen ağırlanması, Ortadoğu tarihi yeniden şekillenirken üstünden atlanamayacak kadar büyük bir simge. Ve sadece simge de değil.
Umarım özellikle iki yerde, Ankara ve Kandil'de bunun anlamı ve muhtemel sonuçları kavranabiliyordur.
Gelelim öteki simgesel olayımıza: Rusya devlet başkanı Vladimir Putin, Mısır'ın darbeci lideri Abdülfettah El Sisi'ye hediye olarak Kalaşnikof götürdü. Akşam yemeği öncesinde, bildiğiniz silah kutusuyla gelmiş, kutuyu açıp AK-47'yi Sisi'ye uzatmış, Sisi tüfeği görünce ellerini açıp beklemiş, almış, sevinmiş, falan... Neler düşünmeliyiz:
• "Ben sert erkeğim, getireceğim hediye ona göre olur."
• "İyi gidiyorsun, aynen devam." (Sisi'nin askerleri devamlı göstericilere, muhaliflere ateş açıyor. Rabia Meydanı'nda tek seferde bine yakın insan öldürmüşlerdi. Hediye faslından üç gün önce futbol taraftarlarla polisin çatışmasında 22 kişi can verdi.)
• "Sen onlara bakma, biz birbirimizin dilinden anlarız" veya: "Demokrasi buralarda sökmez". (Sisi'ye açık tavır almayan, darbesini gayrimeşru ilân etmeyen Batı, özellikle Avrupa, Mısır diktatörüne yine de mesafeli. Onu en kısa zamanda açıkça savunulabilir -ve güvenilebilir- bir alternatifle değiştirmek isteyebilirler. Putin'in hali de mâlûm.)
• "Bana güvenebilirsin." (Esad'ın güvenini boşa çıkarmayan Rusya...)
• Sisi açısından: "Ey ABD, sadece sana muhtaç değilim, başka alternatiflerim de var."
Meseleleri daha derinlemesine bilen ve takip edenlerin bu simgesel olaylar üzerine daha etraflı sözler etmelerini umuyor ve bekliyorum.