Bankasya'ya operasyon gecesi için söyleyeceklerim isabetli mi, kestiremiyorum. Yine de, bunların en azından yarın, baskının sıcaklığı geçtikten, sinirler biraz yatıştıktan sonra okunacağını varsayarak, yazıyorum.
Önce, olan biten nedir? Hükümet, Türkiye'de yasa, hukuk, mevzuat, şu bu, gerçekte ne işe yarıyorsa bundan yararlanarak, bir operasyon yaptı. Yasalarımız, ama bunlardan daha önce, yönetme ("idare") geleneğimiz, her zaman devletin, iktidar sahiplerinin yararlanabileceği ufak açıklar, istisnalar, dalaveraya elverişli halkalar falan içerir. İcabında bunlara yaslanarak en korkunç işleri yapar, ama keyfî davranmamış, güya devlet işleyişini düzenleyen birtakım kurallara uygun davranmış olursunuz. İşte bu cümleden bir harekât kapsamında, "Bankasya'ya elkonuyor, banka batıyor" manzarası ve panik yaratıp bankanın sahiden batmasının amaçlandığı, olmuyorsa kelimenin tam anlamıyla bankaya "çöküleceği" belli.
Hükümet, ihtimal ki, karşısında üstüne gelindikçe kenetlenen bir "hareket" olduğunu hesaba katmıyor. On binlerce kişi ölür, yer yerinden oynarken adımını atmadığı sokağa, yoldaşları olan polisleri savunmak için dökülüveren Cemaat'çiler, Zaman baskınında daha da kalabalık olarak eyleme geçtiler, nitekim Bankasya operasyonu sırasında da Ümraniye'ye akın ettiler. Kendilerine dokunulduğunda gösterebildikleri tepkinin kalitesi artacaktır.
Öbür ihtimal, hükümetin bunu hesaba kattığı ama umursamadığıdır. Umursamayabilir, çünkü, ilkin, sokağa çıkanın başına gelenlerin dozunu artırdıkça, bu tür mücadelelere zaten alışkın olmayan Cemaat'çileri kolayca sindirip caydırabileceğini düşünüyor olabilir. İkincisi, elinde herhangi bir şekilde bir çeşit iktidar olmaksızın, İslâmcı bir hareketin uzun süre varolamayacağını, eriyeceğini varsayıyor olabilir. Bugün istedikleri kadar inkâr etsinler, Türkiye'de her türlü İslâmcı oluşum, adı konmayan, yeri geldiğinde saklanan, örtülen, bazen artan, azalan... iktidar konumlarından, araçlarından yararlanmıştır. Özel olarak Cemaat için konuşacak olursak; şüphesiz devlet içerisinde sahip olunan güç, bu hareketin sıradan mensupları için hiç de bilinmez değildi. Uzatmayayım, hükümet, bütün iktidar araçlarından yoksun bırakıp iyice mağdur eder ve tehditle, baskıyla sindirirse, Fethullah Gülen'in etrafında oluşmuş hareketin zamanla cılızlaşacağını varsayıyor olabilir. Bu asla tamamen yabana atılacak bir varsayım değil.
Son olarak, Cemaat'e sorulması gereken soruya gelelim: Bankasya'ya yapılana itiraz etmek için banka önünde toplanan Müslümanlar, acaba "bizim niye bir bankamız var?" sorusunu soruyorlar mıdır kendilerine? Cemaat'in niye bir bankası var? Üstelik mâlûm faiz sorunu nedeniyle hepten sorunlu bir şeyken, banka kurmak, yönetmek ve bundan çıkar sağlamak? Evet, bu safça, salakça soruyu tekrar soruyorum: Cemaat'in niye bankası var? "Niye polisleri, savcıları var?" diye sorduğumuzda cevap alamıyoruz. Muhtemelen buna da alamayız.
Konu benim için siyasî olmaktan bütünüyle çıkmaya başladı. Ortalama Müslüman, bin türlü yolsuzluğun döndüğü bir iktidar döneminde, İslâmcı hükümetin Cemaat'in bankasını basmasını falan kendine nasıl açıklıyor, sahiden ve içten merak ediyorum.