Derleyip bir süredir beklettiğim önemli bir iddiayı şimdi paylaşıyorum. İddia, Mısır'ın bazı MİT görevlilerini Sina'daki cihatçılara yardım ederken yakalamış oluşu. Şimdiye kadar bekletmemin sebebi, kaynakları gözümün pek tutmaması, ortada istihbaratçıların dezenformasyon savaşı varsa buna alet olmama kaygısı. Şimdi yayımlamamın sebebi, Mısır'ın iddiayı yetkili bir ağızdan dile getirmesi.
Mısır dışişleri bakanlığının üst düzey bir yetkilisi, "Türk hükümeti"nin IŞİD-DAİŞ'in Sina'daki kolu Ensar Beytil Makdis'le ilişkisini "kanıtlayabileceklerini" ileri sürdü.
Mısır dışişlerinin, desteklediği gerekçesiyle Türkiye'yi suçladığı Ensar Beytil Makdis, Gazze'de kurulmuş, oradan Sina'ya geçip taban bulmuş bir örgüt; veya "cemaat". 2014 Kasım'ında IŞİD-DAİŞ'in halifesine biat edip kendilerine "İslâm Devleti'nin Sina Vilayeti" adını verdiler, Mısır ordusu ve polislerini hedef alan silahlı bombalı eylemler yapıyorlar. (Biraz daha geniş izahat için, örgüte sempatisini de gizlemeyen incanews'in haberine veya ilgili Wikipedia sayfasına bakabilirsiniz.)
Gelelim derlediklerime.
Mısır sitesi Egypt Daily News'un iddiasına göre, Mısır ordusu, Sina yarımadasında IŞİD-DAİŞ militanlarını eğiten, yöneten "yabancı unsurlar" yakalamıştı, bunların arasında MİT elemanları da vardı! Sina'da herhangi bir MİT elemanı yakalandı mı, bunu araştırıp doğrulama-yanlışlama imkânına sahip değildim, hâlâ da değilim. Ortadaki iddia bu haliyle psikolojik harp uyduruğu gibi duruyordu. Çünkü hem içinde biraraya getirilen unsurlar nedeniyle inandırıcılıktan uzak görünüyordu hem kaynağı Mısır ordusu veya istihbaratının işgüzar veya uçuk elemanları, PR'cıları gibi duruyordu hem de duyuruluşu pek gayriciddiydi.
Bugün hiçbirimiz hiçbir şeye kafadan "yalandır" diyebilecek halde olmadığımızdan, bir kenara kaydetmiştim. Zira iddianın içerdiği unsurların biraraya getirilişi saçma olabilir, ama bunların biri-ikisi doğru da olabilirdi. Ayrıca bu "haber", şu anda Mısır'ı yönetenlerin "dış düşman" yelpazesini nasıl resmettiklerini -Türkiye'yi de nasıl bir yere yerleştirdiklerini- gösteriyordu, bu yüzden bilmekte fayda vardı.
İddiadan, Mısırlı Ortadoğu uzmanlarından Nervana Mahmoud'un (@Nervana_1) attığı bir tweet sayesinde haberdar olmuştum. Sözkonusu iddiaya işaret ediyor, "kimse doğruladı mı?" diye soruyordu. Verdiği link, kendini elbette "bağımsız" diye sunan ama "yarı-resmî" desek haksızlık yapmış olmayacağımız İsrail kuruluşu Jerusalem Center for Public Affairs'in sitesine aitti. (Başkanlığını 2000'den bu yana İsrail'in eski BM temsilcisi büyükelçi Dr. Dore Gold'un yaptığı, bizim "strateji enstitüleri" cinsinden, ziyadesiyle temkinli yaklaşmak gereken bir kuruluş.) Ancak site kaynak olarak Mısır sitesi Egypt Daily News'in haberini gösteriyordu. Dolayısıyla, iddia uyduruksa kaynağı İsrail istihbaratı değildi. Sözkonusu Mısır sitesi, fazlasıyla "güdümlü" gözüken bir yerdi. Mısır devletinin veya ordusunun propaganda haberi pompalama aracı gibi bir havası vardı.
Karşımızdaki, iddiayı ciddiye almamız yönünde bizi teşvik edecek bir manzara değildi. Ancak "haber"de yanyana getirilenlerin listesi, olanca saçmalığıyla, ciddîye alınması gereken bir başka duruma işaret ediyordu. Bu liste, Mısır devletinin, kendi kamuoyuna -ve görüldüğü üzre, İsrail gibi kendisini yakından izleyen kritik bölge devletlerine- "içimizi karıştıran dış güçler" başlığı altında kimleri sunduğunu ortaya koyuyordu. Bu niteliğiyle, bir tür diplomatik savaş ilanı gibiydi. "Mısır ordusu", yakaladığı kişilerin bazılarını şöyle sıralamıştı, iddiaya göre:
İsmail Ali Bal (albay, MİT mensubu ve saha operasyonları koordinatörü), Ziyaeddin Mehmet Gado (MİT'ten), Fikri Hasan El Şakdari (Yemen'in Hadida bölgesinden), Ayman Ahmet al Saadi (Hamas'tan, Filistinli, Ürdün'de yaşıyor), Bakuş al Hüseyni Yuzmi (MİT'ten), Ali Muhammed al Şahri (Yemen/Hadida'dan), Abdullah el Türki (MİT'ten), Ubeyde Abdullah al Caburi (Lübnan'dan Hizbullah'çı, Iraklı).
Bu koalisyon epeyce tuhaf görünüyordu. Ancak bütün eğreti duruşuna rağmen, iddia, ortaya üfürülüvermiş, ilk esintide dağılıp gidecek gibi de görünmüyordu. 21 Temmuz günü Egypt Independent sitesinde çıkan "Egypt-Turkey tensions at unprecedented level" (Mısır-Türkiye gerilimi görülmemiş düzeyde)" başlıklı haberi gördükten sonra, işin sandığımdan biraz daha ciddî olabileceğine dair şüpheye kapıldım.
İki gün sonra, MİT ajanı olduğu ileri sürülen kişilerin adlarını hükümet yanlısı Tahrir News da yayımlamış, Mısır yönetiminin isimlerin açığa çıkmasını, suçlamanın duyulmasını istediği iyice anlaşılmıştı.
Egypt Independent'in haberinde, iki devlet arasında 2013'te Muhammed Mursi'nin devrilmesinden bu yana görülen en yüksek gerilimin yaşandığı, yukarıda adını andığım İsrail think-tank kuruluşu Jerusalem Center for Public Affairs'e dayanılarak aktarılıyor, aktarılmakla kalınmayıp başlığa çıkarılıyordu. Ayrıntıları aktardım, biliyorsunuz. İşte, Mursi'nin devrilmesinden bu yana çok sayıda Mısırlı asker ve polisin cihatçı militanlarca öldürülmesinde parmağı olduğu iddiasıyla Kahire Ankara'yı suçluyordu, vs... O sırada Mısırlı bir resmî ağızdan bu içerikte herhangi bir açıklama duyulmamıştı. Dolayısıyla ya bu sızma haberlerin gayriresmî mesaj yerine geçmesi bekleniyordu -ciddî ihtimal- ya da birileri temennilerini acemice haberler suretinde ortaya sürüyordu.
Mısır haber sitesi, "Mısır ordusunun açıkladığı veriler doğruysa," diyordu, "Türk rejimiyle İslâm Devleti militanları ve Suriye ile Irak'ta savaşan başka cihatçı gruplar arasında Türk yetkililerce hep inkâr edilen ilişkinin varlığı dramatik biçimde kanıtlanmış olur."
Şimdi işte, sözkonusu iddia giderek daha çok Mısır ve İsrail kaynağınca işlenir, yayılırken, Mısır dışişlerinin "üst düzey yetkili"si -artık her kimse- böyle bir "ilişki kanıtı"nın varolduğunu ilan etti.
Sorularımız şunlar: Türk hükümeti, Sina Yarımadası'nda da bir haltlar karıştırıyor mu? MİT veya herhangi bir Türk resmî kuruluşundan insanlar Sina'daki cihatçı savaşçıları eğitiyor, yönetiyor mu? Mısırlılar herhangi bir MİT'çiyi veya başka Türk istihbaratçıyı yakaladı mı?