Türkiye'ye gelen AB heyeti başkanı Hansjörg Haber, Türkiye'nin mülteci akınını 1 Haziran'a kadar "çok büyük ölçüde" azaltmak zorunda olduğunu ilan etti. Ankara'nın, AB'ye kabul edilmeyen bütün mültecileri geri almayı taahhüt ettiği anlaşma bu tarihte yürürlüğe girecek. Biliyorsunuzdur, anlaşmaya göre AB, Türkiye'nin Avrupa'da istenmeyen bütün mültecileri alması karşılığında TC vatandaşlarına vize-seyahat kolaylıkları sağlayacak ve Ankara'ya üç milyar Euro verecek.
AB heyeti başkanının basına söylediklerinden anlaşılan, ortadaki "şart"lar, Türkiye'nin Yunanistan'a geçecek mültecileri 1 Haziran'a kadar çok azaltmasından ibaret değil. AB, vereceği paranın nasıl harcanacağına da bakacak. Üç milyar Euro'nun, genel insanî yardım, okullar ve barınaklar için harcanması gerekiyor. Verilen paranın sahiden mülteciler için harcanacağından haliyle herkes şüpheli. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, "4 ay oldu, hâlâ verecekler, hâlâ verecekler" demesine karşılık, AB heyeti başkanına göre bu tutarın 400 milyonu Türkiye'ye aktarıldı. Ankara herhalde peşin ödeme istiyor.
Hansjörg Haber'in açıklaması, AB bürokratları ve politikacılarının mülteciler konusundaki utanç verici tutumunu apaçık gözler önüne serdiği gibi, ortadaki anlaşmanın Türkiye açısından ne kadar yüz kızartıcı olduğunu da bir defa daha gösterdi. Haber, TC vatandaşlarına vize kolaylığının "otomatikman sağlanmayacağını" özel olarak vurguladı.
Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk da, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kendisine güvence verdiğini açıkladı. Güvencenin konusu: Türk karasularındaki bütün mültecileri ülkeye alma. "Türk karasularında kalacak olan" mülteciler demek belki daha doğru. Çünkü Türk kıyılarının açıklarında NATO tekneleri TC Sahil Güvenlik botlarına "eşlik edecek" ve mülteci teknelerinin geçişine engel olacak; AB buna bel bağlıyor. NATO teknelerinin sevk edilecek olmasının sebebi, anlaşılacağı üzre, TC sahil güvenliğine güvenilmemesi. (Der Spiegel'in Reuters'e dayanan haberi için tıklayın.)
AB heyeti başkanının basına söylediklerinden anlaşılan, ortadaki "şart"lar, Türkiye'nin Yunanistan'a geçecek mültecileri 1 Haziran'a kadar çok azaltmasından ibaret değil. AB, vereceği paranın nasıl harcanacağına da bakacak. Üç milyar Euro'nun, genel insanî yardım, okullar ve barınaklar için harcanması gerekiyor. Verilen paranın sahiden mülteciler için harcanacağından haliyle herkes şüpheli. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, "4 ay oldu, hâlâ verecekler, hâlâ verecekler" demesine karşılık, AB heyeti başkanına göre bu tutarın 400 milyonu Türkiye'ye aktarıldı. Ankara herhalde peşin ödeme istiyor.
Hansjörg Haber'in açıklaması, AB bürokratları ve politikacılarının mülteciler konusundaki utanç verici tutumunu apaçık gözler önüne serdiği gibi, ortadaki anlaşmanın Türkiye açısından ne kadar yüz kızartıcı olduğunu da bir defa daha gösterdi. Haber, TC vatandaşlarına vize kolaylığının "otomatikman sağlanmayacağını" özel olarak vurguladı.
Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk da, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kendisine güvence verdiğini açıkladı. Güvencenin konusu: Türk karasularındaki bütün mültecileri ülkeye alma. "Türk karasularında kalacak olan" mülteciler demek belki daha doğru. Çünkü Türk kıyılarının açıklarında NATO tekneleri TC Sahil Güvenlik botlarına "eşlik edecek" ve mülteci teknelerinin geçişine engel olacak; AB buna bel bağlıyor. NATO teknelerinin sevk edilecek olmasının sebebi, anlaşılacağı üzre, TC sahil güvenliğine güvenilmemesi. (Der Spiegel'in Reuters'e dayanan haberi için tıklayın.)
İkiyüzlülük, fırsatçılık, vicdansızlık, güvenilmezlik... iki tarafta her türlü musibet birarada.