Avrupa Birliği ile işler zora giriyor. Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk’ın ekibi tarafından hazırlanan anlaşma taslağı Cuma sabahı kahvaltıda Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşülecek. Taslakta Türkiye’nin taleplerini karşılamaya yönelik herhangi bir adım atılacağına dair işaret yok.
Ankara, Türkiye’nin AB üyeliği görüşmelerinin hızlandırılmasını, daha çok faslın daha çabuk açılmasını istemişti; AB buna “yakında açarız” cevabı veriyor, tarih belirtmiyor. Hattâ eldeki taslak, “Türkiye ile AB, bir an önce yeni fasılların açılması kararı için hazırlık yapacak” yollu belirsiz erteleme ifadeleri barındırıyor.
Türkiye’nin üyeliği konusunda Kıbrıs’ın hiçbir çekincesi ortadan kaldırılmış değil. Bu yüzden, yeni taslakta üyelik görüşmelerine dair söylenenler, 7 Mart’ta, Davutoğlu’nun her fotoğrafta bol bol güldüğü zirvede varılan ön-anlaşmadakinden farksız.
Türkiye’nin “Kayserili pazarlığı”nda da pek başarılı olamadığı anlaşılıyor. Zira Ankara’nın istediği ek üç milyar Euro için AB, ilk üç milyarın harcanması ve “olumlu sonuçların görülmesi” şartını koşuyor. AB, “istenen sonuçların alınması” durumunda 2018 sonuna kadar bu ek tutarı vermeye hazır olduğunu belirtiyor.
Ve muhteşem vize konusu. AB Konsey Başkanının hazırlattığı raporda, Davutoğlu’nun “o zamana kadar olmalı” dediği Haziran tarihi hedef olarak zikrediliyor. Ancak süreç üst düzey diplomatik ifadelerle tamamen belirsizliğe bırakılıyor. Bu tarihe kadar Türkiye’nin “gerikalan bütün yükümlülüklerini yerine getirmesi” ile, Avrupa Komisyonu’nun Nisan ayında vize muafiyeti konusunda öneri getirebileceği, böylece Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’nin “bir son karara” varabileceği gibi gayet muğlak sözler birarada bulunuyor.
AB yetkilileri, vize serbestliği için yerine getirilmesi şart olan 72 kriterden vazgeçilemeyeceğinde ısrarlılar. Türkiye bunlardan 37’sini henüz yerine getirmiş değil.
72 rakamının bu işlerde Türkiye'ye hayretmeyeceği belli. Çünkü bir de Türkiye'nin alacağı, karşılığında Avrupa'ya göndereceği mülteci sayısının 72 binle sınırlanması hedefi var ki, onu sadece anıp geçiyorum.
Bütün bunların üstüne, AB’de kimi siyasetçi, Türkiye sınırlarını taahhüt ettiği şekilde denetleyemezse bütün anlaşmanın askıya alınmasından yana.
Bir diplomat, Politico’ya, “Türkiye bunu kabul edebilir mi, emin değilim,” demiş.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun çizdiği pembe gelecek tablosundaki “vize kalkacak” motifi, tıpkı Kürtlere karşı savaş gibi, iktidarın destekçileriyle Avrupa gezmeye meraklı hasımlarını yanyana getirmişti, ama bu mutlu beraberliğin pek ömrü olmayacak sanki.
[ EK / Bu konuda Onur Erem'in "Türkiye ‘vizesiz AB’ için bu adımları atabilir mi?" başlıklı yazısını okumanızı özellikle tavsiye ederim.]