17 Mart 2016 Perşembe

Binlerce yıllık valilik, Almanya'ya gücendi

Almanya, Ankara ve İstanbul'daki resmî temsilcilikleri ile bazı kuruluşlarını "terör saldırısı" ihbarı üzerine kapattı. İstanbul Valiliği de, "canım bir şey yok, şeyden nem kapıyorlar" türü bir açıklama yaptı. Münasip bir karşılaştırma fırsatı.

Almanya dışişleri bakanlığından yetkililer basın kuruluşlarını aradı, bakanın kırk dakika içinde "acil koduyla" basın toplantısı düzenleyeceğini bildirdi, Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier gelip gazetecilerin karşısına geçti ve, "Türkiye'deki Alman temsilciliklerine karşı terör saldırısı hazırlığı içinde bulunulduğuna dair çok somut ve ciddiye alınması gereken bazı belirtiler tesbit ettik," dedi. "Ankara'daki Büyükelçilik, İstanbul'daki Başkonsolosluk ve iki şehirdeki Alman okullarının kapatılması kararını verdim. Bu gerekli bir önlemdi. Çünkü Alman vatandaşlarının ve çalışanların korunması öncelik taşıyor. Bu aynı zamanda bir ön tedbir, zaman kazanarak, önlemlerin artırılmasını sağlamak için."

Bakan, "temsilciliğinizin bulunduğu ülkenin devletine, güvenlik kuvvetlerine güvenmiyor musunuz?" yollu bir soruyla karşılaşmamak ve böyle bir durumda gereken diplomatik nezaketi göstermek için, "Türk polisine önlemlerden dolayı çok teşekkür borçluyuz,” sözünü açıklamasına eklemeyi ihmal etmedi.

[ EK / Bugün akşamüstü Der Spiegel dergisi, eldeki bilgiye, tehdidin "büyük ihtimalle Türkiye'de faaliyet gösteren radikal İslâmcı bir gruptan kaynaklandığı" iddiasını ekledi. ]

Diplomatik icaplara uyma faslı hernekadar bu şekilde görünürde yerine getirildiyse de, Almanya'nın tedbirinin başlıbaşına bir güvensizlik ifadesi ve ilanı niteliği taşıdığı ortada.

Dolayısıyla İstanbul Valiliği'nin alınmış gücenmiş tonda karşılık vermesi normal karşılanabilir. Lâkin, Türkiye'de iç sahada oynarken bize kendini Barcelona gibi sunan devletin hemen bütün dış saha maçlarında bir üçüncü amatör lig takımı konumuna yerleşivermesi gerçeği burada da karşımıza çıktı.

Valiliğin ağzından devlet, "terör saldırısı" ihbarlarının neredeyse bütünüyle uydurma, üstelik aslen kötü niyetli, devlet ağzıyla ifade edersek maksatlı vs. olduğunu, kimi "iyi niyetli" yurttaşların da "farkında olmadan" mazallah yıkıcı faaliyetlere hizmet ettiğini haykırdı. Almanlara ulaşan bilgi de öyle kesin mesin değildi. Devletin Almanya'ya "tokat gibi cevap"ı şöyle:

"Bazı basın yayın organları ile internet sitelerinde ve özellikle sosyal medyada, ülkemizde son zamanlarda maruz kalınan terör olayları sebebiyle kamuoyumuzda oluşan hassasiyeti kullanarak halkımızı tedirginlik ve endişeye sevk edebilecek şekilde haber veya mesajların yayılmaya çalışıldığı görülmektedir.
Bu tür haber veya mesajların, terör örgütlerine müzahir kişilerce ülkemizin huzur ve güvenliğini bozmak amacıyla ve kasıtlı olarak yayılmaya çalışıldığı kamuoyumuzun mâlûmudur.
Ayrıca sosyal medyada iyi niyetli vatandaşlarımızın farkında olmadan bu tür art niyetli haberlerin yaygınlaşmasına alet oldukları anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede ülkemizde bulunan bazı yabancı ülke temsilciliklerinin de 'teyide muhtaç duyumlarına' dayalı olarak ve yetkili kurumlarla irtibata geçmeden tedbirler geliştirmeye çalıştığı ve kamuoyumuzu olumsuz etkileyebilecek tasarruflarda bulunduğu görülmektedir."


Yani neymiş? Ortada Almanya dışişleri bakanının iddia ettiği gibi "ciddî-somut bilgi" falan yokmuş. Şüphesiz. Biliyoruz ki patlamadan sonra olacaktır. İlk bir saat içinde, kendini patlatanın eğitim gördüğü tesis falan açıklanacaktır.

Devletin valilik ağzından yaptığı alınma-gücenme açıklamasının en şahane bölümü şöyle:

"Devletimiz, binlerce yıllık devlet tecrübesine dayalı olarak bütün kurumlarıyla her türlü olumsuzluğun üstesinden gelecek güç ve kararlılığa sahiptir."

Sonrası, "sırf bizim dediğimize bakın, başkasını dikkate almayın" mealinde nihayete eriyor.

İşte ayar diye buna derim ben! Hiza budur, tokat budur, kapak budur. Almanya devleti dediğin, alt tarafı 2. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulmuş, üstelik tam anlamıyla bugünkü haline Duvar'ın yıkılmasından sonra kavuşmuş, dünkü velet. Oysa bizimki, binlerce yıldır var. Hattâ insanlığın gerikalan kısmı henüz ağaç dallarındaki meyvelere uzanıp usulca ayağa kalkarken biz millettik. Doğal olarak aynı zamanda devlettik. Filan...

Yok mu terör örgütüne müzahir Alman bakanı tutuklama istemiyle uygun mahkemeye sevk edecek bir savcı?