Galler'deki NATO Zirvesi vesilesiyle ABD Başkanı Barack Obama ile TC Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan arasında yapılan görüşme belli ki diplomatik teamüller ve devletler arası ilişkilerin sınırlarını zorlamış.
Öncelikle, görüşmeden sonra Türk tarafının açıklama yapmaması tuhaftı. TC'nin İD'e yardımının sorun olup olmadığı, rehineler konusu, Kürtler konusu... herkesin izahat beklediği bir sürü başlık vardı. En azından "gereken yapılacak" cinsinden yuvarlak laflarla geçiştirebilirlerdi, ona bile kalkışılmadı. Neden sonra, Washington'da çalışan Türk gazeteci İlhan Tanır, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Caitlin Hayden'dan gelen açıklamayı sitesine koydu da görüşmenin içeriğinden haberimiz oldu.
Öğrendiklerimizin bazıları, beklenen mevzular. Ancak bazıları, alışıldık-bildik diplomatik temas kapsamının ötesine geçiyor. Bakalım bu konulara.
• İD ile mücadele ve bu bağlamda Türkiye'nin sınırlarını bu örgüte kullandırmaması. Elbette böyle ifade edilmiyor, "Suriye ve Irak’da IŞİD’le ve şiddet içeren aşırılıkla en iyi nasıl mücadele edilir konuları ile yabancı savaşçıların savaş alanına transferi, giriş ve çıkışlarına karşı önlemlerin güçlendirilebileceği ihtiyacı konularında görüş alış-verişinde bulundular," deniyor. Tercümesi: sınıra sahip olun, geçmesin bu herifler! Şüphesiz sınırdaki çift yönlü trafik konu edilmiş, hem başka ülkelerden İD'e katılmaya gelenlerin geçişine göz yumulmamasını hem de İD'in Türkiye topraklarını bir tür cephe gerisi gibi kullanmasına meydan verilmemesini istemiştir Amerikan başkanı. Bu meselenin üstünde epeyce durulduğu anlaşılıyor, zira Beyaz Saray'dan yapılan resmînin resmîsi açıklamada dahi, "yabancı savaşçılar", "daha yapılacak çok işin bulunduğu bir alan" olarak tanımlanıyor.
[ EK: Beyaz Saray resmî açıklamasından, Irak ve Suriye'deki durumdan doğan mülteci sorununun Türkiye'ye fazla yük bindirdiği gibi bir meselenin ortaya geldiği, Erdoğan'ın muhtemelen destek talebinde bulunduğu anlaşılıyor. ]
• Sözcü Kaitlin Hayden, herhangi bir ayrıntı vermeden, iki lider arasında Ukrayna ve Libya'nın da görüşüldüğünü belirtiyor. Özellikle Libya konusunda Türkiye'nin oynayabileceği bir rol olduğuna inanılıyor demek. Beyaz Saray resmî açıklamasının Erdoğan'dan aktarılan kısmındaysa, bunlara Mısır ile Filistin eklenmiş. Yine ayrıntı yok.
• Gelelim en acayip ve alışılmadık ifadelere: "Başkan (Obama) ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca hoşgörülü ve kapsayıcı toplumların inşa edilmesi ile anti-semitizm belası ile mücadele etmenin önemini tartıştılar." Böyle bir ifadenin ancak diyelim Fransa cumhurbaşkanı ile Afrika'da vesayeti altındaki ülkelerden birinin lideri arasındaki görüşmeye ilişkin olarak sarf edilebileceğini düşünüyorum şahsen. Obama'nın Erdoğan'a, "hoşgörülü ve kapsayıcı toplum inşasından" bahsettiği, hattâ bu konuda "tavsiyede bulunduğu" anlaşılıyor. Hele bunun arkasına Türkiye'de utanmaz arlanmazca yayılan anti-semitizmi de eklediyse, Obama resmen, memleketin gidişatına dair kaygılarını belirtmiş oluyor.
Bir-iki saat önce Twitter'da görüşmenin içeriği belli olur olmaz herkese aktarıp hizmet yapayım derken, bu faslın alışılmadıklığını, acayipliğini es geçmiş ve vurgulayamamışım.
Bir de muhtemelen yanıldığım nokta var: Obama-Erdoğan görüşmesinde Fethullah Gülen'in iadesi konusunun geçip geçmediğine dair tahminim. Bildiğimiz alıştığımız devletler arası ilişkiler usûlleri, İD'in ve Rusya-Ukrayna çatışmalarının damga vurduğu bir NATO Zirvesi vesilesiyle yapılan ikili görüşmenin muhtemel-mâkûl kapsamı gözönüne alındığında, böyle bir konunun ortaya getirilmesinin pek saçma kaçacağı açıktı. Ayrıca böyle bir talebin hukukî dayanağı da yok. Konuşulup konuşulmadığını hâlâ kesin olarak bilmiyoruz gerçi, ama yine İlhan Tanır'ın Washington'dan bildirdiği bir ayrıntı bu hususta bizi işkillendiriyor. Tanır'ın yazdığı Posta212 sitesinin sorusuna yine sözcü Hayden cevap vermiş ve şöyle demiş: ”Uzun süreli bir prensip meselesi olarak, sırada bekleyen veya muhtemel iade (extradition) talepleri hakkında yorum yapmıyoruz.” (Çeviri Posta212'den.)
Site, sözcünün doğrudan "hayır" demeyişine dayanarak, "Beyaz Saray’ın bu açıklaması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gülen’in iadesi konusunu en azından Başkan Obama ile yapılan görüşmede gündeme getirdiğini ve Gülen’in iadesinin konuşulduğunu ortaya koyuyor," diyor. Şahsen, hernekadar ihtiyat payı bırakmak gerektiğine inansam da, şimdilik bu bilgiyi doğru kabul etmeliyiz diye düşünüyorum.
[ Hayden'ın görüşmeyle ilgili genel açıklaması: "Hoşgörülü bir toplum inşası"
Gülen'in durumuyla ilgili haber: "Beyaz Saray’dan Gülen’in iadesi açıklaması" ]