Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Suriye'ye gönderilen MİT TIR'larıyla ilgili haberden ötürü tutuklandılar. Gerekçe, "silahlı örgüte üye olmaksızın yardım". İki gazeteci, "casusluk"la da suçlanıyorlar. Suçlamaların herhangi bir haklı zemini olduğuna, iktidar sarhoşluğu veya yalakalığından gözü dönmemiş kimse inanmıyor. Buna karşılık, aklı başında herkes, bu iki gazetecinin Cumhurbaşkanının talimatıyla tutuklandığını düşünüyor.
Yargı, eskiden bir kurumun devlet adına asıp kesmesinin aracıydı, şimdi sivil bir iktidarın hüküm yürütme aracı. Hukuksuzluk kurumsuzluğa gidişi pekiştiriyor, zaten varolmayan toplumsal bütünlük, güvenilir ortak kurumları da olmayan bir ülkede, sonraki kuşaklara feci bir gelecek hazırlıyor. Sırf muhalif oldukları için iki insanın ömründen çalınıyor ve iktidarın gazeteci kılığında piyasaya sürdüğü, iktidar sarhoşu, kompleksli, aşağılık zevat, iki gazetecinin hapse atılmasını kendilerinden geçmiş halde, sevinç çığlıklarıyla karşılıyor. Ellerinden gelse, iki gazeteci demir parmaklıklar ardına konmadan yetişip bir-iki tane de vuracaklar. Bu seviyesizliğin hastalıklarımıza ne hastalıklar katacağını şimdiden görebiliyoruz. Türk İslâmcılığı yola çıkarken ahlâkı biryerlerde unutmuş meğer. Bu, Türkiye'ye çok pahalıya mal oluyor. (Sosyal medyada çokça dolaşmış oluşuna sığınarak, kimin çektiğini bilmediğim bu fotoğrafı izinsiz kullanıyorum.)